Çok uzun değil. 24 Haziran seçimlerinden önce,rekor düzeyde artan patates ve soğan fiyatları çok eleştirilmişti. Üreticisinden komisyoncusuna, pazarcısından restorancısına kadar, herkes suçlandı bu konuda. Birkaç ay öncesinden belliydi tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki bu yükseliş. Fiyatların artışlarının tek sorumlusunu Amerika olarak görenler bile vardı. ‘’Trump bizi gıda fiyatlarıyla vurmaya çalışıyor, yer miyiz biz bunları’’ diyenler oldu.
***
O zamanlar anlatmaya çalıştık. Tekrar deneyelim. Paranın değerini de, ürün fiyat politikasını da asıl belirleyen etken, ülkenin üretim gücüdür. Fiyatlardaki bütün dalgalanma üretim gücündeki yükseliş ve düşüşten kaynaklanır. Bir ürünü üretmek ne kadar kolaysa, o üründen ne kadar fazla üretilebiliyorsa, o ürünün fiyatlarında düşüş meydana gelir. Bir ürünü üretmek ne kadar zahmetliyse ve üretim çok sık gerçekleşmiyorsa, fiyatlarda artış oluşur. Çok basit bir matematik aslında…
***
Türk Lirası, Dolar karşısında az da olsa değer kazandı kazanmasına ama tarımsal ürünlerdeki fiyat artışlarının önü kesilmedi. Hala devam ediyor artmaya. Demek ki tarımsal ürünlerin fiyat politikalarında doların çok da kayda değer bir etkisi yokmuş. Tarım ilaçları, yapay gübreler pahalı bunların birçoğu dışarıdan ithal ediliyor. Etmeyelim. Kendimiz üretelim. Üretim dediğimiz şey sadece sebze meyve yetiştirmekle bitmiyor ki. Tarım yapacaksan, tarımda kullanılacak her şeyi üretmeliyiz. Fabrikalar, tesisler kuralım ki üretim gücümüz yükselsin. Dışa bağımlıyız her konuda deyince suçlu oluyoruz. Gerçeklerden bahsedildiğinde vatan haini olmakla suçluyorlar. Ülkenin kalkınmasını, gelişmesini, üretim gücünün yükselmesini istemek, bu konuda fikir beyan etmek suç sayılır oldu.
***
Kimilerine göre, ekonomik açıdan refaha ermek için domates, patates, soğan falan üretmek yeterli değilmiş. Avokado yetiştirelim, tutku meyvesi yetiştirelim, kilosu 160 Euro olan havyar limonu yetiştirelim. Bunları ihraç edelim. Üretim gücümüz artsın ki, sebzeye meyveye daha az para ödeyelim. Asgari ücretli çalışan kendi için de para rahatlıkla para harcayabilsin.
***
Aldığımız hemen her şeye, ürünün ederinden daha fazla vergi ödüyoruz. Bir de sebze meyvedeki fiyatlar bu kadar yüksek olunca insanlar ne yapacağını şaşırıyor. Kış aylarında bazı ürünlerde fiyat artışı olması normal karşılanacak bir olay. Kışın yetişen sebze ve meyvelerin fiyatları neden bu kadar yüksek onu pek anlamış değiliz. Sonuçta ilk defa kış geçirmiyoruz. Öyle ürünleri telef edecek bir soğuk da yaşanmadı, çok daha kötülerini gördük. Demek ki bu işin üretim safhasında bir sıkıntı var. Üretici üretemiyor, piyasaya sürülen ürün miktarı az olduğundan dolayı fiyat bu kadar yükseliyor. Öncelikli olarak sorulması lazım. Fiyat politikasındaki etken ne? Üretim safhasındaki sorunlar neler? Çiftçiler neden üretemiyor? Tarımı destekleyici nasıl bir politika uygulanmalı? Ne yapılırsa fiyatlarda düşüş elde ederiz? Gibi soruların cevapları çözüm aşaması için yeterli olabilecek bilgiyi sunar. Ondan sonra bir yol haritası belirlenir, sorunların çözümü için çalışmaya başlanır. Tabi bunları yapmak için önce bir soru sormak lazım. Önceliğimiz bu mu? Değilse de bu olmalı. Halkın talebi de beklentisi de bu yönde.
***
Yani işin aslı şu; ürün fiyatlarını düşürmek için üretimi hızlandırmamız gerekiyor. ne kadar çok üretim olursa fiyatlar o denli azalacak. Fakat bu durumda izlenmesi gereken politika, üreticileri tekrardan üretmeye teşvik etmek. Birçok üretici tarlasını bile sürmüyor artık. Sattığı ürünün harcamalarına yetmediğini ve sürekli zarar ettiğini söylüyor. Yani çiftçiyi destekle, üretimi arttır, fiyatlar gerilesin. Aksi takdirde bu fiyatlar giderek yükselecek.