ERGÜN AYDOĞAN
Ananı da al git..
Gitti!..
ÇİFTÇİ söz dinledi, anasını da, aile bireylerini de aldı; üretimden çıktı gitti…
Prof. Dr. Aziz Ekşi hocamız geçtiğimiz hafta 2004’ten, 2018’e kişi başı düşen üretimi, girdi maliyetlerinin artışını yurtseverlik.com’da yazdı.
Başbakan Erdoğan 11 Şubat 2006’daki Mersin gezisinde ‘Çiftçinin hali ne olacak? Anamız ağladı” diye bağıran, Erdoğan’ın da ‘Ananı da al git’ dediği çiftçi Mustafa Kemal Öncel diyalogu günlerce konuşuldu, hafızalardan çıkmış değil.
O günlerde çiftçi Mustafa Kemal Öncel’in isyanı üreticinin-tarımın içinde bulunduğu durumu özetlerken, dikkate almayan yönetim anlayışı aradan geçen 13 yıl sonra sebze, meyve fiyatlarında yaşanan yüksek fiyat artışlarını ‘gıda terörü’ ilan ederek belediyeler aracılığı ile geçmişte çok eleştirdikleri ‘tanzim satış’ işini sahiplendiler.
Bu tabloyu yaşatanlara ‘insanlar-yöneticiler kendi iddiaları ile sınanır’, herkes ‘yaşattığını yaşar’ da denilebilir…
17 yıldır ülkeyi yönetenlerin dışında herkes üretici, komisyoncu-aracı, nakliyeci, halci, manav, marketler suçlu!
Hepsi ‘gıda terör’ örgütünün üyesi! 17 yıldır düşmanlık yapmayan, terör örgütü üyesi olmayan bu kesimler; bugün ‘gıda terör’ örgüt üyesi!
17 yıldır yönetenlerin özellikle tarımda yaşanan sorunlarla ilgili kalıcı çözüm önerileri var mı? Tam aksine palyatif çözüm önerileri ile 2,5 aylık süreyle patlıcan, domates, patates, soğan, biber… fiyatlarını düşürmeye çalışıyorlar.
Buldukları çözüm ise artan girdi maliyetleri mazottaki yüzde 85, gübre yüzde 110, tohum yüzde 85-95, zirai ilaç yüzde 100 ve üzeri, işçi maliyetleri yüzde 30, enerjideki yüzde 85 zamları düşürmek yerine. Belediyeler ve kamu gücüyle seçimlere kadar tüketiciye-seçmene ucuz gıda temin etmek. Kira, vergi, nakliye, işçi belediye-devletten, ucuz tanzim satış!
Peki seçimlerden sonra, ister ek, ister ekme ‘Ananı da al git’ ithal ederiz…
Yıllarca, 2.Dünya savaşı şartlarında yaşanan karneli satışları dillerine pelesenk eden İnönü’yü suçlayan 17 yıllık Erdoğan iktidarı karneli, kuyruklu; patlıcan, biber, soğan kuyruğu yarattı. Saatlerce sırada bekleyen vatandaşa iki kilodan fazla soğan almasına mahkum etti.
Sorumlu mu, gene kendileri değil; kendileri dışında herkes…
Sorumlu, ve de; bu kuyruklar varlık kuyrukları! Kuyruğa girenler 2 lira ucuz soğan-domates alabilme zevkini tatmak için kuyruğa giriyor, yokluktan değil!
Mermiyle gıda fiyatları kıyaslanır oldu. Erdoğan terörle mücadeleye atıf yaparak siz ‘bir merminin fiyatı kaç para’ biliyor musunuz, aylarca Tendürek Dağlarında ‘leblebi çekirdek’ mi attık…
El hak doğru, leblebi çekirdek atılmadı elbette ama bu ülke son 10 yıldır terörle, dış güçlerle mücadele etmiyor ki; bu ülke bin yıldır emperyal güçlere karşı, Ermeni terörüne, 1984 yılından itibaren de PKK bölücü terör örgütüne karşı mücadele ediyor. Türkiye ilk defa mı sınırötesi harekat yapıyor?
Niye şimdiye kadar mermi fiyatı ile sebze meyve fiyatları kıyaslanmadı, ‘gıda terörü’ yoktu da yerel seçimler arifesinde ‘gıda terörü’ ortaya çıktı, mermi ile sebze fiyatları eşitlendi?
Dünya savaşı yok…
1970’li yıllardaki ABD ambargosu yok…
Terörle mücadele yıllardır sürüyor…
O halde beceriksizlik var. Tarımın ihmali, plansızlık, girdi maliyetlerinin yüksekliği, ekilebilir alanların boş kalması, kırsaldan kente göç…
Neo-liberal ekonomi gereği; üretmesek de olur, paramız var dışarıdan ithal ederiz, ithal sopası ile üreticiyi terbiye ederiz anlayışı var.
Var oğlu var; sizin hatalarınız var…
Girdi maliyetlerini düşürmek ‘arzı’ artırmak yok…
Kendilerinden önce ne varsa satıp savan, devlet hayvancılık mı yaparmış diyenler toplumu; ithal ete mahkum, yıllar önceki Tanzim satışları kaldıranlar; manavlık yapar hale geldi.
Saatlerce kotalı 2 kilo sağan-domates alabilmek için kuyrukta bekleyen teyzenin dediği gibi sorumlu; 17 yıldır ülkeyi yöneten AKP değil, muhalefet CHP!
Ha bu arada vatandaşı bu hale getirenler tamam utansın ama alım gücü düşük vatandaşın ucuz gıdaya erişimini sağlamak nasıl olursa olsun doğru. Esas olması gereken sınırlı yerlerde değil, en geniş nüfus kitlesine ucuz gıdaya erişimi sağlayabilmektir esas olması gereken…
Birde toplumun aklıyla dalga geçen tarım bakanı var, neymiş; gıda üretiminde Avrupa birincisiymişiz, et fiyatları kişi başı tüketim arttığı için yükseliyormuş!