BÜYÜKŞEHİR’e yeni bir Belediye Başkanı seçeceğiz ya..
Her şeyi konuşuyoruz mecburen.
Başkan adaylarının vizyonundan belediyecilik hizmetlerine, beş yılın artı – eksi hesabından hedef projelere, katrilyonluk borçlara kadar…
Hangi adayın projeleri daha etkili, hangisinin vaatleri ütopik; her şeyi, her şeyi…
Eleştiriler, göndermeler, giydirmeler de KDV’si.
İstiyoruz ki, önümüzdeki beş yıl boyunca Büyükşehir Belediyesi iyi yönetilsin.
İstiyoruz ki, geride kalan beş yılın hataları tekrarlanmasın.
İstiyoruz ki, Balıkesir merkezi ve yirmi ilçesiyle birlikte beklediği hizmetleri, yatırımları adil, eşit ve hak ettiği ölçüde alsın.
Bir şeyi hiç konuşmadık.
Belediye bürokratları.
Daha doğrusu, onun adamı – bunun adamı diye oradan oraya sürülen bürokratlar.
***
ADAYLARIN sürgündeki bürokratlara dair bir kabahatleri, sorumlulukları yok tabi.
İstifa eden eski Başkan Edip Uğur’la, yerine atanan Zekai Kafaoğlu’nun sorumluluğudur hepsi.
Yeni seçilecek olan Başkan, sağa sola sürülen kadrolar için ne yapacak; önemli olan o.
***
EDİP UĞUR’un atadığı müdürler, amirler, daire başkanları vardı.
Kafaoğlu gelir gelmez çoğunu görevden aldı, başka birimlere sürdü, boşa çıkardı.
Çünkü onlar, ‘Edip Uğur’un adamları’ydı.
Kafaoğlu’nun yoluna taş koyarlar, madara etmek için ellerinden geleni yaparlardı!
Her biri kendi alanında beklenen performansı ortaya koyan, yaptığı işin hakkını veren adamlardı aslında.
Davul zurna eşliğinde Başkanlık koltuğuna oturan Kafaoğlu, liyakate, performansa, şuna buna bakmadan salladı hepsini. Fakat yerlerini dolduracak adamları zor buldu. Sağdan soldan toplama, çıkarma arkadaşları getirdi. İthal bürokratlar devrini yaşattı Büyükşehir’de.
Ne oldu sonuçta?
Yönetemediler.
***
MEKİK Sokak’taki Büyükşehir ek hizmet binasına tıkılı halde bir kısmı, eski bürokratların.
Bazıları Hayvan Barınağı’na yollandı.
Bir kısmı Fen İşleri’nde.. Ya da diğer birimlerin en pasif, en görünmez köşelerinde.
Kiminin emekliliği geldi, “ayrılsam mı, kalsam mı” diye düşünüyor.
Kiminin daha önünde uzun yıllar var; “sürgün hayatım devam mı edecek” diye dertleniyor.
Şu gerçek: Hepsinin psikolojisi bozuldu.
Uğur döneminde harıl harıl çalışıyorlardı. Şimdi sürüldükleri yerde akşama kadar hiçbir şey yapmadan oturuyorlar.
Çünkü yetki, sorumluluk, görev verilmiyor.
“Gözümüzün önünde olmasınlar yeter” deniyor onlar için.
Bazen sokakta karşılaşıyoruz, bazen oturup bir çay içiyoruz.. Hep aynı mevzular konuşuluyor.
Gündemleri değişmiyor.
Çünkü görev yaptıkları kurum, yaşamlarının en önemli parçası olmuş.
Peçete gibi kullanıp çöpe atmak gibi bir şey onlarınki.
Bu durumda olmaları sadece kendilerini değil, ailelerini, çoluk çocuklarını, yakın çevrelerindeki insanları da etkiliyor haliyle.
Sahi, ne olacak sürgündeki daire başkanlarının, amirlerin, memurların halleri?
Başkan adayları ne düşünüyor, meraktayız.