BUGÜNE kadar çalmakla suçlananlar suçlayanları, kaybettikleri için mazeret üretmekle, mızıkçılık yapmakla, seçimlerde oy çalmanın mümkün olmadığını iddia edegeldi. İlk kez ciddi bir seçim İstanbul’u kaybetti, bu defa; kazanmadılar çaldılar diyen, bugüne kadar suçlananlar, suçlayan tarafa geçti…
YSK’nın iptal kararı kanunun açık hükmüne rağmen sandık görevlilerinin kamu görevlilerinden oluşmadığı için iptal ettiği kısa karardan anlaşılmaktadır. Gerekçeli karar günler geçti hala açıklan(a)madı ama iptali savunan iktidar destekçileri sanki kendileri gerekçeli kararı görmüş gibi iptali eleştirenlere siz hele bir; kararı görün oyların çalındığını göreceksiniz…
Siz gördünüz de mi, kararı görünce kanaatiniz değişecek diyorsunuz.
Çalmakla suçlanan CHP; biz sabahlara kadar oy çuvallarının üzerinde çaldırmamak için nöbet bekledik derken. Ekrem İmamoğlu’nun ‘hit’ olan ‘Her şey çok güzel olacak’ sloganına Bahçeli’den ‘yıldırım’ çaksın çıkışı geldi. Bahçeli çakanın ‘şimşek’ olduğunu unutarak düşen ‘yıldırım’ı çaktırmaya çabalıyor; düşen şey, düşmüş bir kere, çakar mı?
YSK’nın yedek üyelerle birlikte 7/4 kararı anayasaya aykırı olduğu iddiaları gündemde…
YSK çalma yok, sandık görevlileri kamu görevlisi olmadığı için ‘usulsüz oluştu’ derken. AKP koro halinde çaldılar…
Kim çaldı, nasıl çaldı, bilen, açıklayabilen yok.
Taraflardan kim seçmeni ikna ederse o avantajlı. Binali Yıldırım 3 bin sekiz yüz oyla kazandığını unutarak 14 bin fark yetmez, ben mağdurum diyerek ikna etmeye çalışıyor. Oyların çalındığına, usulsüzlük olduğuna, aynı zarftan çıkan 4 oyun 3’nün geçerli 1’ni geçersiz saymak, kendi oluşturdukları seçim kurullarını yetersiz saymak ikna edici değil.
İlçe belediye seçimleri itiraz olmadığı için iptal olmamış! Büyükşehire itiraz eden AKP-MHP ilçe belediye başkanları ve meclis üyelerine niye itiraz etmiyor? Çünkü orada kazandılar!
Ekrem İmamoğlu haklı, meşru kazandığı seçimin haksız bir şekilde iptal edildiğini, mazbatasının elinden alındığına, mağdur edildiğine seçmenin ikna ederse tekrar kazanır. Binali Yıldırım’a göre Ekrem İmamoğlu’nun seçmeni ikna etmesi daha kolay gözüküyor. Ama öyle birilerinin söylediği gibi ‘tamam şu kadar fark atarız’ işi o kadar kolay olmayabilir.
Evet, iktidar cephesi endişeli acaba, YSK-birileri seçim iptaliyle bize tuzak mı kurdu! Son anketlere göre Ekrem İmamoğlu rakibinin 5 puan önünde gözükmesi iktidarı düşündürmektedir. İyi bir çalışmayla Binali Yıldırım’ın kazanabileceğine inanan olsa da büyük bir risk olarak görülmekte, 23 Haziran’da kazanılmaması durumunda yıkımın büyük olacağı endişesi… mağdur algısının yıkılmasının zor olduğuna inanılıyor.
Seçmeni kim nasıl ikna edecek. Dere geçerken at değiştirilmez diyerek YSK’nın görev sürelerini uzatanlar, seçime 40 gün kala İstanbul İl seçim Kurulu Başkanını değiştirdi!
Seçmen kendi iradesiyle baş başa bırakılacak mı? Seçimin iptalini zorlayanlar İstanbul’u kazanabilmek için her yola başvuracak, kazanmak için her yol mubahtır mı diyecek.
Büyükçekmece’de kapı kapı baskın yapan polislerin yerine bu defa oy kullanmayan 1.7 milyon seçmenin kapısı oy kullanması oyunu da ‘belli’ yönde kullanması için ‘sivil görevliler’ ikaz! mı yapacak!
Seçim-ülke güvenliğinden sorumlu İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu; hayatımda bir hilenin böyle ustalıkla gerçekleştirildiği başka bir seçim görmedim derken, bu seçimde seçimi almak için hangi yollara başvuracak!
YSK çalma yok, sandık kurulları usulsüz oluştuğu için iptal kararı verirken, iktidar koro halinde ‘çaldılar’…
Kim çaldı… nasıl çaldı, açıklayabilen yok; suçlama ve altı boş iddialar var.
Bu seçim sadece belediye başkanlığı seçimi Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım seçimi olmaktan çıkmıştır.