TÜRKİYE, verimli topraklarından ve ikliminden dolayı zeytin yetiştiriciliği için çok uygun bir yer. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgesinde birçok insan geçimini zeytin yetiştiriciliğinden sağlıyor. Bu bölgelerde haliyle zeytinyağı üretimi de bir hayli fazla. Ege ve Akdeniz bölgelerinin yöresel yemeklerinde de zeytin ve zeytinyağı olmazsa olmaz
Gazetelerde, televizyonlarda ve internette hemen herkes görmüştür. Zeytinyağı üretiminde büyük yol kat ettik, Avrupa’ya zeytinyağımızı ihraç ediyoruz gibi haberler sıklıkla karşımıza çıkmakta. Fakat bakıldığında durum öyle değil. Dünya zeytinyağı üretimde zirveyi çeken ülkeler İtalya ve İspanya, ardından ise Türkiye ve Yunanistan gelmektedir. İhracatlarda da İspanya zirve konumundadır. İspanya, İtalya ve Yunanistan’da üretilen zeytinyağlarının tadına bakmış biri olarak, kalite açısından bizimle yarışabilecek düzeyde bile değiller.
Türkiye’nin ürettiği zeytinyağına benzeyen sadece İtalya’nınkidir. Yumuşaklık, lezzet ve yoğunluk bakından bizim ki gerçekten çok önde. Damak tadımız buna alıştığı için de bu şekilde düşünüyor olma ihtimali var. Fakat bir zeytinyağı nasıl olmalı diye genel bir soru yöneltildiğinde, cevaplara örnek niteliğinde bir zeytinyağı üretiyoruz.
Peki ihracat neden beklediğimiz düzeyde değil?
Aslında 2016 yılı ile oranlandığında günümüzde ihracatımız hemen hemen 2 katına çıkmış durumda. Dışarıya satışta dolar baz alınmaktadır. 2016 yılında kilogram fiyatı 3.80 dolar iken 2 katına çıkan günümüzde bu fiyat 3.88 dolar seviyesindedir. Evet bir büyüme söz konusu, fakat yaptığımız üretim potansiyelimizin çok altında. Bunun en büyük sebebi, devlet teşvikindeki eksikler olarak yorumlanmaktadır uzmanlar tarafından. Ülkemizde şu an yaşanan iklim farklılıkları, mevsim normallerinin üstünde ya da altında olan sıcaklıklar, yağış miktarları da göz ardı edilemeyecek etkenler arasındadır.
Gelişmiş bir zeytin ağacının suya duyduğu ihtiyaç çok fazla değildir. Fakat yağış miktarı kadar yağışın şekli de önemlidir. Geçtiğimiz haftalarda şiddetli yağış hatta dolu yağışı, zeytinlere büyük zarar vermiştir. Hasat zamanı geçti belki ama bu durum, bir sonraki hasada etki etmektedir. Afet engellenemez bir olaydır. Fakat önlem alınabilir. Potansiyelimiz varken, mevsimler daha çok değişmeden, daha fazla üretim yapıp, daha fazla ihracat yapmalıyız.
Özellikle Akdeniz’e ve Ege’ye kıyısı olan ülkelerin yemek kültürlerinde zeytinyağı sıklıkla kullanılmakta. Bu ülkelerde, mutfak talebini karşılayacak üretimden fazlası yapılmaktadır. İhracata ve ekonomiye de önem verildiğinden dolayı, bu ülkelerin markaları, ambalajlı satış yapmaktadır dış ülkelere. Hem marka, hem de teşviki veren devletin kazandığı bir organizasyondur. Ülkemizde önem verilmesi gereken konu bu olmalıdır. Ambalajlı ihracat. Getirisi ambalajsız olana göre daha yüksek. Devletin desteği ya da oluşturacağı bir kooperatif markası sayesinde hem istihdam hem de ekonomik getiri elde etmek mümkündür.