Televizyon kanalları ve gazetelerin birçoğu, güncel konulardan ziyade siyasi gündeme ağırlık verir oldu. Hangi kanalı açarsanız açın, bir siyasi parti liderinin konuşmasına denk geliyorsunuz. sosyo-kültürel konulara değinen programları olan kanalların neredeyse hepsi sadece siyasi gündem ve tartışma programları üzerine kurulu bir düzene geçiş yaptı. Zaten akşam haberlerinde artık güzel bir habere rastlamak pek mümkün değil. Ülke gündemini bu denli siyaset üzerine kurmak, ülkede başka neler oluyor sorusunu beraberinde getiriyor.
***
İzlemesi en keyifli programlardan olan yemek programlarında ciddi bir azalma söz konusu. Belki sayı olarak artış mevcuttur ama içerik bakımından usta olarak kabul ettiğimiz Vedat Milor, Mehmet Yaşin gibi isimlerin televizyon ekranlarındaki görünürlükleri azaldı. Yerine kim olduğunu ve ne anlattığını bilmediğimiz isimler gelmeye başladı. baktılar ki ”prime time” denen herkesin televizyon başında olduğu sürede iyi reyting alıyorlar, bu isimlerle devam etmeye başladılar. Özellikle ustaların gazetelerde yayınlanan köşe yazılarında da büyük bir azalma oldu.
***
İnternet tıklama sayılarına göre okunmağına kanaat getirdiler herhalde. köşe yazılarının da içerikleri genelde siyasi ağırlıklı olmaya başladı. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes siyaset ile ilgili bir yorum yapabilir, kendi fikrini belirtebilir en azından çözümleme yapabilir durumda. Ancak yeme, içme, kültürel faaliyetler konusunda detaylı bilgi sahibi olmadan yapılan yorumların pek bir geçerliliği olmuyor. Yani senelerdir bu mecralarda boy göstermiş, kendilerini geliştirmiş kişilerin yerlerini siyaset konuşan insanlara bırakması beni üzen bir durum.
***
Bu durumun bir de iyi tarafı var. Televizyon ya da gazetelerden tanıdığımız yemek hakkında konuşabilen kişilerin sosyal medyaya yönelmesine olanak sağladılar. Böylelikle ustaların fikir ve görüşlerini, bilgilerini daha fazla kişiye ulaştırmasına olanak sağlanmış oldu. Sanal ortamda kendilerine yer edinmeye çalışan ustaların, bilgi birikimini aktarması televizyon ve gazete sektöründeki ”yaşam” diye nitelendirilen bölümlerin takip edilebilirliğini epey azalttı. Sosyal medyada takipçi sayısı fazla diye ekranlara taşınan isimlerin dönemi umuyoruz ki kısa sürede bitecek. İnternetten herkesin ulaşabileceği bilgileri sadece tanınırlılığı biraz fazla diye ekranlara çıkarmak, bu sektörün para üzerine kurulduğunun ve hiç bir sosyal faydası olmadığının göstergesidir. Bilgi, birikim ve tecrübeden yoksun kişilerin bu denli el üstünde tutulmasının arkasındaki olay da tamamen paradan ibarettir.
***
Artık televizyon kanalları ve gazeteler tekelleşmiş gibi bir kaç kişinin hüküm sürdüğü alanlar haline geldi. Yani işin başındakiler hep aynı insanlar. Yine aynı isimler, internet ortamında da hüküm sürmek istiyorlar. Sadece bir ”tık” uğruna, anlamsız başlık ya da görsellerle insanlara ulaşmaya çalışıyorlar. Yeni medyanın herkese açık bir platform olması bu durumun önüne geçiyor biraz.
***
Özellikle gastronomi sektörünün duayen kabul edilen isimleri, televizyonlardaki durumu gördüklerinden bu alana yönelmeyi tercih ettiler. İzleyen insanların saçmalıklara gülmesi ve sosyal medyada bir virüs gibi hızla yayılması, bu insanların daha fazla ekran önüne çıkmasına neden oluyor. Yani bizlere bilgi sunmak yerine, sadece ekrana kilitlenmemiz bekleniyor. Bu isimlerin sosyal medya hesaplarına akın eden insan kitlesi de bunların her an bizim gözümüzün önünde olmasına olanak sağlamış oluyor. Sonra bu arkadaşlar bir şekilde yollarını bulup hemen mekan açıyorlar. Biz kendi ellerimizle yemek kültürümüzü popülerliğe teslim ediyoruz. Ama Yunan ”cacık bizimdir” dediğinde Vatan Millet Sakarya…