10 Kasım 2018, Cumhuriyet’imizin kurucusu Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 80’nci ölüm yıldönümüydü, saygıyla, özlemle, hasretle yad edildi. Anıtkabir’e, Atanın huzuruna her yıl artan bir sayıda milyonlar çıktı. Saygısını sundu, duasını etti, atasını andı.

Resmi törenlerin dışında etkinlikler yapıldı…

Her yıl olduğu gibi 9.05 geçe sirenler çaldı, akan trafik durdu, inşaat işçisi elinde kürek ile balıkçı denizde motoru ile sokaktaki temizlikçi süpürgesi ile bir dakikalık sessiz saygı duruşunu içinden gelen en derin saygıyla ‘ana ortak’ oldu yaşadı paylaştı.

Yerleşim alanlarından uzak tarlada, bahçede çalışan kadınlarımız hiçbir resmi zorunluluk olmadığı halde; işini bıraktı, ayağa kalktı, kendisine onurlu bir yaşamı kazandıran, insanca yaşayabilmesi için haklar veren; Atasına kalbinden geldiği gibi en derin hislerle saygısını sundu.

Atatürk ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’ derken.

Birileri ‘ben gidersem Türkiye gider. Ben demek Türkiye demek’ diyebiliyor.

Ve o birileri milli günleri yok sayma anlayışını sürdürerek sözde, Atatürk’ün anma etkinliğinde, andığı Atatürk dönemini eleştirmeye devam ediyor. Doğrudan olmasa bile ‘Tek parti’ diyor, İnönü diyor, çok partili sisteme başka güçlerin dayatması ile geçildiği iddiasını gündeme getiriyor. Doğrudan Atatürk demiyor ama Atatürk’ün kurduğu ne kadar değer varsa yok sayıyor. Fren yok, sözlerin ölçüsü yok.

En yakınındakiler Atatürk ile ilgili ölçüsüz, saygısız, hakaret dolu twettler atıyor. Birileri ondan cesaret alarak hakaret içeren davranışları ile gündem olmaya çalışıyor.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi…

Atatürk’ün kurduğu kurum; Diyanet İşleri Başkanı görevini yapan kişi Ali Erbaş sahne alıyor. Bu kişi başkan olduktan sonra Cuma hutbelerinde artık Atatürk’ün adı anılmaz oldu. 9 Kasım Cuma günü yine hutbelerde Atatürk’ün adını andırmayan Başkan Ali Erbaş, adını anmadığı Atatürk’ün ölüm yıldönümünden bir gün önce Atatürk’e her türlü hakareti eden, kitleleri küfür etmeye çağıran, Atatürk’ü sevenler cenazeme gelmesin diyen, 10 Kasım’da Anıtkabir’e gideceğinize kenefe gidin diyen, adı ‘Fesli’ Kadir diye anılan kişiyi ziyarete gidiyor. Şimdi Diyanet İşleri Başkanı Fesli Kadir’i dinlemiş gidilmesini tavsiye ettiği yere gitmiş mi diyeceğiz! ‘’Atatürk’e zerre muhabbet besleyen ne ölüme ne dirime gelsin’’ diyen birine, insani ziyaret adı altında yaptığı ziyaretle Atatürk’e zerre muhabbet beslemiyorum mu demek istiyor? Ali Erbaş olarak beslemeyebilirsin ama o üstlendiğin görevle bunları yapamazsın.

Fesli Kadir denilen kişi aynı zamanda ‘Kurtuluş savaşında keşke Yunan galip gelseydi’ diyen kişi. Kişi sevdiği ile anılır deniyorsa Ali Erbaş da Fesli Kadir gibi mi?  O da mı ‘keşke Yunan galip gelseydi’ diye düşünüyor?

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, 10 Kasım’dan bir gün önce Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı kişiyi ziyaret etmesi bir mesajdır. Bir yerlerden cesaret almasa bu ziyareti yapamaz. Günlerdir toplumun her kesiminde bu ziyaretle ilgili çok ciddi bir infial var.

Başkanlık resmi bir açıklama yapmış ‘ziyaret insani bir ziyarettir’ diye. Bu da vaziyeti kurtarma arayışı. Bu bir insani ziyaret ise, resmi üniforması ile değil, sivil kıyafetle olabilir, şahsım adına gittim diyebilir. Resmi üniforma ile yapılan ziyarete kişisel ve insani denilemez. Erdoğan’da bu deli fesli Kadir’i insani duygularla ziyaret ettiğini söylemişti…

Bu ziyaret kendi kitlelerine, tabanlarına, birilerinin izniyle mesaj vermek için yapılan bir ziyarettir.

Bu saygısızlıklara iktidar yazarlarından katılanlarda var Engin Ardıç gibi küfürbaza sosyal medyadan gerekli cevaplar veriliyor.

Bir de iktidara kendini kabul ettirmek için can siperane çırpınan Nagehan Alçı var o da bir yazı yazmış Atatürk kadınlara hak vermiş ama kendi kadınının evde olmasını istiyordu diye. Sonra gelen tepkiler üzerine yazının o bölümünü kaldırmış.

Tamam, takiyye yapmaya, kendinizi gizlemeye yalandan seviyor beğeniyor gibi yapmaya çalışmayın tepkileri göğüslemeyi göze alın cesaretle düşüncelerinizi kamuoyuyla paylaşın.

Hadi…

Zaten Atatürk’ü sevmenizde beklenmiyor, sevginize ihtiyaçta yok; dünyaca kabul edilen, fikirleri dünyanın her tarafında kabul gören, milyonlarca seveni varken sizler gibi birkaç sevgi yoksunu, yürekleri çoraklaşmışlardan kimsenin beklediği bir şey yok.

Saygısızlık yapmayın…