Çoğunuzun bildiği üzere, geçtiğimiz günlerde ‘’50 Peynirli Şehir Balıkesir’’ isimli kitap, Dünya Yemek Kitapları Yarışmasında birincilik ödülü aldı. Peynir ve süt ürünleri kategorisinde 12 rakibini geride bıraktı. Kitaplara gereken ilginin gösterilmediği, her bilgiye dijital ortamdan erişildiği bir dönemde böyle bir ödül almak takdire şayan bir durum.
***
Özellikle de yemek kitaplarının içeriklerinin sadece yemek tarifleriyle dolu olduğu gerçeği varken, bilgi içeren kitapların değer görmesi bizleri mutlu ediyor. Kitap, alanında uzman araştırmacılar tarafından hazırlanmış ve yarışmaya sokulmaya layık görülmüş. Ulusal ve yerel basında da bahsedildi bu kitaptan. Kitabı inceleyenler fark edecektir, yemek kitabından ziyade bir ansiklopedi örneği bu kitap. Fakat reklamı iyi yapılamadı maalesef.
***
Balıkesir’in değerlerini anlatan kitabı, Balıkesir’de bulamadı arayanlar. Şu an vardır belki hemen her yerde fakat ilk çıktığında ulaşabilmek neredeyse imkansızdı. Balıkesir’in peynirlerini anlatan bir kitabı Balıkesirlilerin birçoğu bilmiyor bile. Kitabı bırakın içinde yazan peynir çeşitlerine hakim çok az insan vardır. Bu şehirde yaşıyoruz ama adını duymadığımız, şeklini bilmediğimiz peynirler mevcut kitapta. Neden bilmiyoruz? Çünkü anlatılmadı bize. Şehrin önde gelenleri, şehre katkı sağlayabilecek bu kitabı iyi pazarlayamadı bizlere. Hadi bizler buranın insanıyız. Bilmesek de bir şekilde öğreniriz. Şehrin marka değerini yükseltecek, belki çok sayıda turist çekebilecek bir olayı neden duyurmadınız?
***
Bazı şehirlerle özdeşleşmiş yiyeceklerin örneklerini görüyoruz. Şehrin önde gelenleri sahip çıkıyorlar, reklamına, tanıtımına önem veriyorlar. Yabancı yayın organlarında bile makaleler yayınlanıyor hatta bu yiyecekler için. Bizde olmuyor böyle şeyler hiç. Birçok insan bu kitaptan haberdar bile değil halen.
***
Örneklerine bakalım. Kars Gravyeri mesela, Türkiye’yi geçtim dünya çapında bilinen ve beğenilen bir peynir. Reklamı iyi yapılmış çünkü, namı almış yürümüş. Tadım için festivaller yapılmış, yurtdışından şefler, gurmeler, yazarlar davet edildi. Kars’ın Boğatepe köyünde yetiştirilen Gravyer bölgeyle özdeşleşmiş artık. Turistik bir alan haline geldi peynir sayesinde.
***
Bir diğer örnek de Karaman’dan. Divle Obruk Peyniri. Keçi ya da koyun derisi içinde aylarca mağaralarda bekletiliyor. Hem rengi koyulaşıyor hem de kendine has bir aroma çıkıyor ortaya. Aynı şekilde tadımlar yapılıyor, alanında uzman insanlar davet ediliyor. Reklamı iyi yapılıyor yani. Hem bölgenin hem de ürünün marka değeri yükseliyor bu şekilde. Köyler, bu şekilde turizm bölgesi oluyor. Yakın bölgelerde yetişen üzümlerden yapılan ev yapımı şaraplar eşliğinde tadılan peynirler, şarap üretilen bölgelerinde isminin duyulmasını sağlıyor. Sadece bu yıl 45 ton civarında obruk peyniri yetiştirilmiş. Her yıl artarak devam edecek bu üretim çünkü, talep çok fazla.
***
Bu örneklerin yanına Balıkesir’i de yazabilmeyi çok isterdik. Dile kolay 50 çeşit peynir. Anadolu coğrafyasında çok nadir bir bölgeden bu kadar fazla çeşidin çıkması. Daha fazla üzerinde durulmalıydı. Reklamı iyi yapılsaydı Balıkesir başka bir konumdaydı belki de.
***
Bizim şehrin tek gündemi siyaset. Kitap yazılmış, yarışmada ödül almış, şehre faydası olacak ama pek umurlarında değil. Sosyal medyadan bir tebrik mesajı yayınladılar herkes bu konuyla ilgileniyorlar sandı. Şehrin önde gelen abileri, ablalarına naçizane tavsiyem bu tip işlerin üstünde daha fazla durmalarıdır. Şehri bunlar kalkındırır siyaset değil…