BİZİM EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ TOPRAKLARIMIZ « 10Balikesir

5 Ekim 2024 - 09:24

BİZİM EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ TOPRAKLARIMIZ

BİZİM EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ TOPRAKLARIMIZ
Son Güncelleme :

14 Aralık 2018 - 11:23

YAŞADIĞIMIZ coğrafya, toprak kalitesi itibariyle dünyada sayılı bölgelerden biri durumunda. Tarıma ve hayvancılığa elverişlilik anlamında kaliteli ürün üretebilen toprak niteliğine sahip. Barındırdığı mineraller olsun, toprak altında yaşayan organizmalar olsun çok sayıda biyolojik çeşitliliği olduğundan dolayı, üretime elverişli bir haldedir. Etrafımızda her yerden hayat fışkırıyor. Topraktan, sudan her yerden. Bu denli toprak kalitesine sahip olmayan farklı ülkeler, tarıma ve hayvancılığa bizden daha fazla destek veriyor. En azından ürün üretemeyip dışarıdan temin etmiyorlar.

***

BUGÜN, restoranlar ve şefler, topraktan çıkan ürünlere değer vermeye sahip çıkmaya başladılar. Devletin, Turizm Bakanlığının yapması gereken işi, şefler kendine görev edindi. Sürdürülebilirliği, organik tarımı, doğal hayvancılığı destekleyen şefler ve restoranlar sadece. Bu tarz mekanlar lezzetten ve doğallıktan ödün vermek istemeyen şeflere sahip olduğu çok şanslılar.

***

BALIKESİR hem kırsalda hem de sahilde kalan ülkemizdeki nadir şehirlerden biri. Tarıma ve hayvancılığa çok elverişli. Tarım ve hayvancılığa dayalı gastronomi turizmi açısından biçilmiş bir kaftan olmasına rağmen, devlet büyüklerinin ağzından sanayi lafı düşmüyor. Değerli topraklara sahip olan araziler, betona dönüşüyor. Çiftçi zaten ekip biçmeyi unutacak noktaya geldi. Dövizin yükselmesiyle piyasada oluşan zamlar, dövizin gerilemesine rağmen geri alınmadığı için çiftçi mağdur. Üretim yapması için gelir kaynağına ihtiyacı var. Çiftçi üretemezse, biz beslenemeyiz bu çok net.

***

BALIKESİR’İN’in toprakları, üretmek için mineraller bakımından yoğun, humuslu bir topraktır. Bu topraklardan çıkan ürünler hem bizlere hem de hayvanlara besin oluyor. Hayvanlar da sağlıklı beslendiklerinde, etinden, sütünden daha iyi verim almak mümkün.  Yani bu döngünün devam edebilmesi için topraklarımızı kullanmaya devam etmemiz lazım. Bizim en büyük zenginliğimiz toprağımız. Balıkesir’in adının anılması gereken yegane terimler tarım, hayvancılık ve turizm olmalıdır. Çevre illerimiz Bursa, İzmir, İstanbul sanayinin yoğun bir şekilde icra edildiği yerler zaten. Marmara bölgesinin sanayi yükünü çekebilecek seviyedeler. Bunu Balıkesir gibi verimli topraklara sahip, ülke genellinde hayvanlarından, ayranlarından söz ettiren bir şehre taşımamak gerek.

***

BALIKESİR’in kırsal bölgelerindeki toprakların büyük çoğunluğu tarla sıfatında. Yani üretim yapmaya müsait, toprak elverişli. Fakat ekilen biçilen topraklar bir hayli az. Tarlalar bomboş duruyor. Kimi sürülmüş, toprağı havalandırılmış, kimine hiç dokunulmamış bile. Tarla sahibi, arsasını satıp şehirde iş kurmayı, ev almayı düşünüyor. ‘Bana getirisinden çok maliyeti var’ diyor. Ne kazanacak ki ne ekecek çiftçi. Yakıtı maliyet, tohumu maliyet, hayvanı olacak yemi maliyet, ya kendi çalışacak ya işçi çalıştıracak o maliyet. Maliyet bu kadar yüksek olunca, tarlaya ürün ekmek adamı geçindirmiyor haliyle, tarlasını satıp köyden şehre göç etmek istiyor.

***

HEMEN her çiftçinin, hayvancının yakındığı durum üretim maliyetlerinin yüksekliği. Kar marjlarının ise çok düşük olması. Pazarlarda, marketlerde ise fiyatlar çok yüksek. Üreten, pahalı diye üretemediği için dert yanıyor. Biz tüketiciler ise fiyatlar pahalı, alamıyoruz diye dert yanıyoruz. ‘Bu seneki mahsullerin bir çoğunda hastalık mevcut’ diyorlar. Ürünlerin çoğu depolarda çürüyor zaten. Ürün alan memnun değil, satan memnun değil, üreten memnun değil. Bu kadar memnuniyetsizlik içinde biz hala daha ürün ithal ediyoruz.  Anlık, günü kurtarmaya yarayan çözümlerle ayakta kalmaya, ekonomimizi döndürmeyi hedefliyoruz. Başlı başına vizyonsuzluk. Sanayiye teşvik, teknolojiye teşvik hepsine eyvallah ama tarım asıl geçim kaynağımız bizim.

***

TARIM ürünlerinde hastalık neden kaynaklanıyor? Üreticinin suçu mu? Üreticinin, tüketicinin ne günahı var? Hem fahiş fiyatlara sebze, meyve alacak hem de bu ürünlerde hastalık çıkacak, çoğu bozulup çöpe gidecek. Tohumlar bile ithal. Hastalıkların en temel sebebi bu. Kendi ürettiğimiz tohumları kullanamadığımız, çiftçilere, üreticilere kurallar dayattığımız için, tarım ülkesi lafını rafa kaldırmak üzereyiz. Tarıma önem veren restoranlar ve şefler, tarımsal üretimin devam edebilmesi için çalışmalar yapıyorlar. Kimi kendi ürünlerini kendi üretiyor, kimi bizzat çiftçilerle anlaşıp onlara üretmesi için teşvik sağlıyor. Bakanlığın yapması gereken işi kendilerine görev biçmişler. Helal olsun onlara.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.