ULAŞ SÜRMELİOĞLU
Öncelikle iyi düşünüp öyle karar verin. Günün büyük bir bölümünü mutfakta sıcak, stresli ve yoğun bir ortamda geçirebilir misiniz? Tatil yapmadan dayanabilir misiniz? Bunlara cevabınız evet ise eğitim alacağınız okulu iyi araştırın.
BU HAFTA eğitimi almak isteyen, profesyonel iş yaşantısına girmek isteyen veya hobi olarak icra etmek isteyenler için gastronomi ve mutfak sanatlarının inceliklerinden bahsetmeyi uygun gördüm.
Geçmişten günümüze her yıl bir meslek grubu ön plana çıkıp popülerleşmiştir. Bunlardan bazıları, tekstil mühendisliği, eczacılık, inşaat mühendisliği gibi gerek gazete ve dergilerde gerekse televizyon programlarında sıkça konuşulan bahsedilen meslek gruplarıydı. Son birkaç senedir ise Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümü bir hayli popüler. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi televizyon reklamları olsun filmler olsun bu tarz konuları pazarlama konusunda uzmanlar. Artan talep de göz önüne alınınca birkaç yıl içerisinde gastronomi bölümü olan üniversite sayısı katlanarak arttı ve artmaya da devam edecek gibi gözüküyor.
YENİ BAŞLAYACAKLAR İÇİN..
Ben yeni başlayacaklar için veya hobi olarak icra edecek olanlar için kendi tecrübelerime dayanarak naçizane fikirlerimi sunacağım. Öncelikle hobi edinmek isteyenler için olan kısmı ele almak gerekirse, aşçılık adı altında 2, Gastronomi ve Mutfak Sanatları adı altında ise 4 yıl süren bir üniversite eğitimi söz konusu. Çoğunluğu teorik olmakla birlikte pratiksel dersleri de yoğun olarak görebileceğiniz biraz ağır işleyen bir kulvar.
Ben teknik ve taktik öğrenmek istiyorum diyenler için pek uygun değil yani. Ama illa ben her şeyi öğrenmek istiyorum diyenler varsa tabi buyurun. Hobi edinmek isteyenler için restoranların ‘workshop’ları olsun bu konuda pratik ve teorik eğitimler veren çeşitli akademi ve okullar olsun mevcut ülkemizde. Hem de 2 ila 4 yıl arası değil birkaç ay içerisinde öğretebiliyorlar klasik bilgileri. Yemek kurslarının daha donanımlı halleri yani.
ÖNCE BU SORULARA CEVAP ARAYIN!
Profesyonel eğitimi alıp hayatı boyunca bu mesleği icra etmek isteyenlere ise ufak tefek tavsiyelerim olacak. Öncelikle iyi düşünüp öyle karar verin. Günün büyük bir bölümünü mutfakta sıcak, stresli ve yoğun bir ortamda geçirebilir misiniz? Tatil yapmadan dayanabilir misiniz? Bunlara cevabınız evet ise eğitim alacağınız okulu iyi araştırın.
Kampus şehir merkezine yakın mı? Okula ulaşım kolay mı? kalacaksanız yurt imkanları nasıl? Bölgedeki ev kiraları ne kadar? Okulun akademik kadrosu yeterli mi? Mutfak ekipmanları yeterli mi? 2 yıl yaz dönemlerinde staj yapma zorunluluğunuz var çevrede düzeninizi bozmadan staj icra edebileceğiniz yerler var mı? Okulun çeşitli mekanlarla staj için anlaşması var mı?
Bu ve benzeri bir çok soruyu sorup iyi araştırmanızı öneririm; çünkü zaten eğer sevmiyorsanız yapabileceğiniz bir iş değil. Hele bir de üstüne türlü türlü olumsuzluk bindiği zaman sizin için çekilmez bir hal alabilir.
SUNACAĞI FIRSATLARIN TÜKENMEDİĞİ BİR DAL
Kendinizi geliştirmekten vazgeçmeyin. Sadece mesleki olarak değil. Dil, genel kültür, zaman, diksiyon ileride çok işinize yarayabilecek faktörler. Çift ana dal yapmak isteyenlere ise bu sektörde işinize yarayacak bölümler seçmenizi öneririm. Turizm, pazarlama, işletme, halkla ilişkiler veya uluslararası ilişkiler gibi bölümler mesleki açıdan sizi diğerlerinin önüne koyar iş başvurularında üst sıralara taşımaya yardımcı olur.
Boş vakitlerinizi bölgenizdeki restoranların menülerini incelemeye, workshoplara katılmaya ve bulunduğunuz yörenin yerel lezzetlerini denemeye ayırın derim ben. İçi dolu ya da boş bilginin her türlüsünün işe yaradığı bir sektör bu, kendinizi geliştirme adına aldığınız her tüyo, her bilgi size fazlasıyla geri dönecek. Öğrenmenin hiç bitmediği, her gün yeni bir şey çıktığı, bu kadar da olur mu yahu diyeceğiniz, ucu bucağı belli olamayan, gelişmeyi hiç bırakmayacak, size sunacağı fırsatlar hiç tükenmeyecek bir sektör.
DİL ÖĞRENMENİN KATKISI BÜYÜK
Bir de bu işin yurtdışı ayağı var ki, anlatmakla bitmez. İş imkanları ve fırsatlar ülkemizdekinden kat be kat daha iyi ve fazla. Çalışma olanaklarından ziyade eğitim koşulları da gerek seçenek olarak gerekse kalite bakımından çok üst düzeyde.
Bu nedenle dil öğrenmenin ya da geliştirmenin size katkısı büyük olacaktır. Katacağı deneyimlerde cabası. Aşçılık mesleğini icra edenlere büyük saydı ve bu saygıdan dolayı dolgun maaşlar vaat ediyorlar. Yurtdışında okumak haliyle biraz masraflı olabiliyor ama kişisel gelişiminiz için harcadığınız para boşa gitmiş olmuyor.
Bir yatırım gözüyle de bakılabilir bu noktaya. Bambaşka bir kültür, bambaşka bir dil, bunları öğrenmek ufkunuzu açmakla kalmayıp bilgi birikim bakımından sizi öne taşıyacaktır.
‘Senelerdir okuyoruz daha dil öğrenemedik’ demeyin; bir dili öğrenmek en fazla 3 ay sürer. Ufak bir altyapıyla gittiğiniz taktirde öğrenmeye mecbur kalacaksınız derdinizi anlatmak için. Bu da öğrenmek için gerekecek süreyi en aza indirgeyecektir. Yurtdışındaki dil okulları da yardımcı olabilir size ama arkadaş çevrenizle gittiğiniz taktirde öğrenme süreniz uzayabilir. İletişim için gerekli en önemli unsur zorunluluktur, zorunda kalmaktır. Konuşmaktan başka çareniz kalmadığında beyninizde öğrenmeniz için elinden gelenden çok daha fazlasını yapacaktır. Bu gibi durumlar göz önüne alındığında muazzam bir meslek. Ama en başta dediğimi yine tekrarlayayım. Zorlu çalışma koşulları ve mesleğe olan aşkınız olmadığında çekilmez bir dert olacaktır.