
Son zamanlarda, restoran ya da kafeterya açmak için mekan arayan insanların en gözde tercihleri, eski, bakımsız, müstakil binalar olarak göze çarpıyor. Şehirlerde ikon sayılabilecek, tarihi ama bakımsız binalar, restore edilerek genelde restoran ve kafeterya benzeri işletmelerce kullanılıyor. Bakımsız, yıkılmış binaları tekrar sosyal hayata katmak açısından gayet güzel bir yöntem.
***
Tarihi değeri olabilecek ancak bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutmuş binaların olduğu muhitler genelde virane yerler. Bulunduğu sokak ya da mahalleler de aynı şekilde bakımsızlıktan geçilmiyor. Bu binaları yeniden canlandırmak, bulunduğu bölgeye hareket getirmek adına yapılan girişimler şu ana kadar olumlu karşılanmış durumda.
***
Tarihi sayılabilecek yapıların restoran olarak işletilmesi son yıllarda revaçta olan bir olay. Bu tip yerler genellikle onarıldıktan sonra müze ya da galeri olarak kullanılırdı. Müzeler veya galeriler her daim açık olsalar da belirli zamanlarda etkinlik düzenlendiği için, bu tip binaların bulunduğu muhitler genelde boş olurdu. Gastronominin Türkiye’de yön değiştirmesiyle, insanımızın yemeğe bakış açısı değişti. Sadece yemeğin lezzeti değil ortamın ambiyansı da hesaba katılır oldu. Böylece yıpranmış binaların kullanılması aslında bir konsept yaratmış oldu. Şarap mahzenleri, restoranlar, barlar, meyhaneler, pastaneler gibi birçok farklı dal bu tip binalara yeni bir soluk getirdi. Bu bölgelerde insan popülasyonunu ciddi derecede arttırarak, bölgelerin tanınırlığına da doğrudan etki etmiş oldu. Aslında tarihi binaların sosyal hayata dahil edilmesiyle birlikte bir konsept yaratılmış oldu.
***
Aslında yıllardır var olan tarihi bina kullanımı, özellikle büyük şehirlerin unutulmuş semtlerini tekrar hatırlanır kıldı. İnsanlar eski, sıkışık sokak mimarisine ilgi duymaya, vakitlerini genellikle bu tip yerlerde geçirmeye başladı. Ayvalık, Alaçatı gibi yerlerde turizmin bu denli artması bu duruma en iyi örnektir.
***
Görselliğe verilen önem ile birleşen retro akımı, gastronominin günümüzdeki konseptini oluşturmayı başarmıştır. Özellikle Kapadokya bölgesinde restore edilen tarihi binalar ve peri bacalarında birçok restoran hizmet vermekte. Yılın her döneminde turist ağırlamaya elverişli olması, tarih ile iç içe olması, tarihi binaların çokluğu bölgedeki mutfak kültürü açısından olumlu etkiler olarak karşımıza çıkmakta.
***
Türk mutfağının klasikleşen sunumunu, çevre kültürlerin retro akımlarıyla harmanlayan restoranlar, mimarinin de etkisiyle büyük bir çıkış yakalamış vaziyette. Tabi sadece mekanın ambiyansı yetmez. Servis yapılan tabaklar, bardaklar, masa, sandalye dahi birbiriyle uyumlu olmak zorunda. Gerçi son derece eski binaların içine yapılan modern restorasyon da bir hayli ilgi görüyor. Gastronomi turizmi için tarihi mekanların bir hayli önem arz ettiği söylenebilir.