YÜRÜTMEYİ DURDURMA YETMEZ! YÖNETMELİĞİ İPTAL EDİN « 10Balikesir

22 Ocak 2025 - 01:33

YÜRÜTMEYİ DURDURMA YETMEZ! YÖNETMELİĞİ İPTAL EDİN

YÜRÜTMEYİ DURDURMA YETMEZ! YÖNETMELİĞİ İPTAL EDİN
Son Güncelleme :

29 Nisan 2022 - 14:18

EDREMİT Demokrasi Platformu, Zeytincilik Yasası’nda gedik açan Eneirji Bakanlığı yönetmeliği hakkında Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararının yetmeyeceğini, yönetmeliğin tümüyle iptal edilmesi gerektiğini savundu.

 

Demokrasi Platformu bileşenlerinin Edremit Çamcı Köyü’nde gerçekleştirdiği toplantıda, zeytinlik alanların madencilik faaliyetleriyle yok edilmesine seyirci kalınmayacağı vurgulandı.

Edremit Demokrasi Platformu’nun Çamcı’da düzenlediği toplantıya zeytin üreticileri, sivil toplum kuruluşları ve doğaya duyarlı vatandaşlar katıldı. Toplantı’nın açılışını Çamcı Köyü Muhtarı Çetin Kurt yaptı. Daha sonra Çamcı Köyü’nden zeytin üreticisi Ali Şimşek, Memleket Partisi’nden Yalçın Yalazı, Anadolu Kadın Derneği’nden Birsel T. Saraç, CHP Milletvekili Ensar Aytekin ve Edremit Demokrasi Platformu’ndan Hüseyin Simliova birer konuşma yaptılar. Zeytin Yönetmeliği için Danıştay’ın verdiği  “yürütmenin durdurulması” kararının yetmediğini, bu yönetmeliğin tümüyle iptal edilmesini istediler.

Köyün halk ozanları İsa Çetin ve Tayfun Hakan Kaan’ın dinletileri ile devam eden toplantı, lokma hayrı ile sona erdi.

Demokrasi Platformu’nun ortak açıklaması şöyle:

 

“Yasayı yedi kez değiştirmeye çalıştılar”

Bugün ilçemizin ve Körfez’in en önemli tarım ürünü olan zeytin için bir araya geldik. Bildiğiniz üzere bu geleneksel tarım ürünümüzün hem gelişmesi ve hem de korunması yasayla sağlanmıştır. 1939 tarih ve 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” yıllar boyunca ciddi bir korumayı mümkün kılmıştır. Ancak son yıllarda siyasi iktidarlar bu yasayı tam yedi defa değiştirmeye çalıştılar. Bu girişimlerin arkasında ise daima maden ve enerji sektörü lobileri yer aldılar. Fakat zeytin üreticilerinin ve çevreye duyarlı vatandaşların kararlı karşı duruşları sayesinde, bu girişimler hep geri çevrildi, yasayı değiştiremediler.

 

“Yasaya aykırı bir yönetmelik olamaz”

O yüzden bu defa farklı bir yol izleyerek amaçlarına ulaşmak istediler. Yasa olmayınca, çare olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Maden Yönetmeliği’ne bir ek fıkra koyarak işlerini halletmeye çalıştılar. Bu yönetmelik değişikliği 1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, yapılan madencilik faaliyetleri eğer tapuda “zeytinlik” olarak kayıtlı alanlara denk gelirse ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesi mümkün değilse, zeytin sahası üzerinde maden tesisi açılmasına olanak tanınıyordu. Açıkça zeytine karşı, maden ve kömür tercih ediliyordu. Bir sektörün çıkarları için, başka bir sektörün aleyhine kurallar konuluyordu. Halbuki Yasa’ya aykırı hükümler geliştiren bir Yönetmelik asla meşru değildir. Yönetmelik hükmüne dayanıp, hiç kimse Yasa’ya aykırı işlem yapamaz. Bu nedenle yoğun tepkiler oldu. Danıştay’a bu yönetmeliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması için onlarca dava açıldı.

Nitekim Danıştay 8. Dairesi de 24 Nisan’da bu garip işe “dur” dedi ve “yürütmeyi durdurma” kararını verdi. Enerji şirketlerinin bu yönetmeliğe dayanarak Muğla’nın Milas ilçesindeki İkizköy’de zeytin katliamına kalkışması ise köylüler tarafından fiilen durdurulmuştu zaten. Artık hiç kimse hukuk süreci tamamlanana kadar, zeytinlikleri talan etmeye kalkışamaz. Gözünü zeytinliklere diken şirketlerin şu andan itibaren yapacakları her saldırı yasa dışıdır. Şimdi hukuk sürecinin tamamlanması, bu yönetmeliğin tümüyle iptal edilmesi ve bütün olumsuz etkilerinin tazmin edilmesi aşamasındayız.

 

“320 bin hane zeytin ve zeytincilikten geçiniyor”

Bildiğiniz gibi, günümüzün en önemli küresel sorunu olan iklim krizinin ana sebebini de atmosferin aşırı ölçüde kirletilmesi oluşturuyor. Buna rağmen, elektrik üretiminde kömüre bağımlılık yolunda devam edilmesi, bu amaçla kömür çıkartmak için orman varlığımızın veya zeytinliklerin feda edilmesine fırsat veren bir yönetmelik değişikliği yapılması zaten çok yanlıştı. Üstelik yasada açıkça “Zeytinlik alanlar ve bu alana 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç tesis yapılamaz” denilmişken, bu türden madenler nasıl çalıştırılacaktır? Bu tarz bir “uyanıklık”, yasaya karşı hülle yapmak anlamına gelmez mi?

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan yasaya aykırı olan bu yönetmelik maddesini hemen geri çekmesi de istendi işin başında. Zeytinlikleri, tarım alanlarını, ormanları ve diğer doğal alanları bu şekilde madencilik faaliyetleriyle yıkıma uğratmakta ulusal bir yarar olamayacağı anlatılmaya çalışıldı. İklim krizinin sebebi olan kömürün kullanımını arttırmak anlamına gelen bu adımla, ne ulusal ne de küresel bir yarar sağlanması asla mümkün olmadığı izah edildi. Buna rağmen “ağaçlar kesilmeyip taşınacak” açıklaması yaptılar ve bu garip girişimlerinden vazgeçmediler.

Dünya’daki zeytinlik alanların %8,5’i ülkemizdedir. Zeytin ve zeytinyağı üretiminde ilk beş ülkeden biriyiz. 12 milyon adedi Balıkesir’de olmak üzere Türkiye’de toplam 180 milyon zeytin ağacımız var. Bunlar 320 bin aileyi geçindiriyor, aş veriyor, geleceklerini garanti ediyor. Zeytinyağı en önemli geleneksel ihracat ürünlerimizden birisi olarak yıllardır ekonomiye katkıda bulunuyor. Böyle bir varlığı korumak varken; iklim krizinin ve orman tahribatının en önemli sebeplerinden birisi olan madenciliğe kurban etmenin bir anlamı olabilir mi? Bugün tarımsal üretim bunca ihmal edilmekteyken, dökme zeytinyağı ihracına engeller konulurken; maden ve enerji şirketlerine bunca ayrıcalık yapmanın bir açıklaması olabilir mi?

 

“Geri döndürülemez ekolojik kayıplar doğurur”

İklim krizinin en önemli sebebi fosil yakıt madenciliği ve kömürden elektrik üretimi değil mi? Ülkemizde cari açığın en önemli bir bölümü enerji sektöründen gelmiyor mu? Elektrik fiyatlarının yüksekliği de bu yapısal durumdan kaynaklanıyor işte. Pahalılığın bir sebebi de budur. Kömürle enerji üretimi; hava, toprak ve su kirliliği ile toplum sağlığının yok edilmesine de sebep oluyor. Hal böyleyken, bir de bu sektör için zeytin kıyımına olanak vermeye kalkışılması, geri döndürülmez ekolojik ve ekonomik kayıplara sebep olmayacak mıdır?

Değerli dostlar, ne yazık ki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da bir başka yönetmelik değişikliği yaparak, SİT kapsamındaki koruma alanları üzerinde çeşitli altyapı inşaatları ve elektrik üretim hatları yapılmasına olanak vermiş bulunuyor. Ülkemizin doğal ve kültürel SİT alanlarının koruma çerçevesini bile bozmayı göze aldıklarına göre, bu yapılanlar alenen enerji sektörün kayırılması değil midir? Ülkemiz daha geçtiğimiz Ekim ayında Paris Anlaşması’na parlamento onayı vererek, iklim kriziyle mücadelede payına düşeni yapma sorumluluğunu ilan etmemiş miydi? Hal böyleyken, kömür ve enerji için doğaya, kültürel değerlere ve zeytinliklere kıymak, akıl işimidir? Ne yapacağız hepimiz, yarın enerji mi yiyecek torunlarımız?

Gerçek kamu yararı, zeytinliklerin, doğal ve kültürel varlıkların korunduğu bir iklim ve çevre politikası ile olur. O nedenle, barışın ve bereketin simgesi ölmez ağaç zeytin için kenetlenen herkese Edremit’ten bir destek mesajı da bizler gönderiyoruz. Ya ilgili bakanlıklar yönetmeliklerini geri çekecekler, ya da yüksek mahkemenin iptal sonucu beklenecek artık. Hiç kimse havamıza, suyumuza, toprağımıza ve zeytinimize dokunmaya kalkmasın. Geleceğimizi karartmayın.”

 

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.