
Beslenmeye dayalı yaşam biçimleri arasında bir hayli popüler olan veganlık, vejeteryanlık ve alkali beslenme gibi akımlar artık yerini daha farklı bir yaşam biçimine bırakacak gibi görünüyor. Uzmanların, ‘’sağlığı tehdit eden hiçbir unsuru yok’’ açıklamalarından sonra birçok insan RAW FOOD, yani ÇİĞ BESLENME akımına kapıldı.
İnsanoğlu, ateşle tanıştığın günden bu yana sürekli yeni yeme alışkanlıkları edinmekte. Her yıl karşımıza daha önce duymadığımız isimlerde diyet programları çıkıyor. Hepsinin çıkış mottosu da aynı. ‘’Bu güne kadar ki bütün diyetleri unutun’’ şeklinde hafızalara kazındı hepsinin sloganı.
***
Farklı beslenme şekilleri, farklı yaşam biçimleri özellikle son dönemlerde hayatımızı iyice meşgul eder hale geldi. Hızlı ve yanlış beslenmeden dolayı sağlığımızı tehdit eden obezite gibi bir sorunla karşı karşıyayız. Bu sorun sürekli karşımıza çıktığından dolayı, obeziteyle savaş adı altında birçok bitkisel, kimyasal ilaç sürüldü piyasaya. Bunların hemen hepsi insan vücuduna faydasından çok zararı olan ürünlerdi. Ürün içeriğine bakılmaksızın, yan etkileri araştırılmaksızın ‘’dost tavsiyesiyle’’ kullanılan ilaçlar sağlığımızı riske attığı için bu diyet olaylarına yeni bir soluk getirmek gerekliydi. Hatta bu öyle bir etki yaratmalıydı ki belli bir süre uygulanan diyetten ziyade, insanın bütün yaşamını etkileyebilmeliydi. Nitekim çok fazla ‘’yaşam biçimi’’ türedi. Bazılarına insanlar bir süre dayanabildi, bazılarını ise insanlar gerçekten benimsedi ve beslenme alışkanlıklarını tamamen değiştirdiler.
***
Beslenmeye dayalı yaşam biçimleri arasında bir hayli popüler olan veganlık, vejeteryanlık ve alkali beslenme gibi akımlar artık yerini daha farklı bir yaşam biçimine bırakacak gibi görünüyor. Uzmanların, ‘’sağlığı tehdit eden hiçbir unsuru yok’’ açıklamalarından sonra birçok insan RAW FOOD, yani çiğ beslenme akımına kapıldı. Tüketilecek hiçbir besinin pişmemiş olması bu akımın neredeyse tek olayı. Çiğ beslenme biçimini tarihin en eski diyeti olarak adlandıranlar da var. Onlara göre ateşin bulunmasından önceki insanların beslenme şekli buydu. Hatta bu olayı ‘’öze dönüş’’ olarak nitelendiriyorlar.
***
Çiğ beslenme akımını benimseyenlerin dayanak noktalar gayet mantıklı aslında. Sebze, meyve, kuruyemiş ve baklagillerin içinde bulunan enzimlerin özellikle sindirim sistemine çok faydası var. Bu ürünlerin içerisindeki enzimler, 47 derecede özelliklerini yitiriyorlarmış. Yani pişme noktasına gelene kadar besin bütün faydasını kaybediyor. Bu nedenle çiğ tüketmek sindirim sistemi açısından gayet faydalı bir durum. Bu akımın uzmanları birkaç yıl içinde bu beslenme şeklinin tek tip diyet olacağını savunuyor. Sağlık açısından sorun teşkil etmemesinin sebebi ise, ürünlerin doğal olarak tüketilmesi gerektiği. Yani dondurulmuş ya da GDO içermemesi lazım. GDO ya da tarım ilacı içermeyen, tam anlamıyla organik olan ürünlere erişmek Türkiye’de bir hayli zahmetli.
***
Besinlerin içindeki lif ve mineralleri eksiksiz alabilmek için çiğ tüketmenin gerekli olduğu söyleniyor. Özellikle ısıl işlem uygulanan besinlerin içindeki vitamin ve mineralleri vücut tam olarak sindiremiyor u da çeşitli hastalılara davetiye çıkarmış oluyor. Yani savunulan görüş bu yönde. Tamamen sebze ve baklagil kaynaklı bir beslenme şekli olduğundan dolayı vücutta protein eksikliği oluyor haliyle. Bu eksiği kalsiyum içeren sebzelerle karşılıyorlar.
***
Vücuda yeteri kadar yağ, protein ve karbonhidrat girmezse ne olur? Vücut enerji üretmede sıkıntı yaşayabilir. ‘’böyle beslenince daha dinç olunuyor, yorulmuyoruz’’ diyenler var elbette. Belki vücudun toksinlerden arınması için bir çeşit kür olarak uygulanabilecek bir diyet tipi olabilir. Fakat bütün yaşamını bu şekilde sürdürmek imkansız.
***
‘’Proteini sebzelerden de alıyoruz’’ diyorlar ama olay sadece protein değil. Süt ürünlerinde bulunan kazein, deniz ürünlerinde bulunun fosfor, et ürünlerinde bulunan B12 gibi bir çok vitamin ve mineralden yoksun sağlıklı yaşam pek mümkün görünmüyor. Bu kez bu ürünleri dışarıdan takviye olarak almak gerekecek. Yani bir nevi ilaç kullanımına başlanmış olacak. İlaç kullanılarak sürdürülen bir yaşam ne kadar sağlıklı olabilir ki? Bu nedenle uzun süre bu tip diyet uygulamanın sağlığa zararları tam araştırılmamışken, böyle bir yola girilmemesi bana daha doğru geliyor.