
ERGÜN AYDOĞAN
‘’Ey 15 Milletvekili; yav siz iradenizi nasıl oluyor da bu kadar ucuza satıyorsunuz?’’
Bu cümle Erdoğan’a ait. Erdoğan devam ediyor: ‘’Bugün de CHP, siyaseti bir kabzımal pazarlığına dönüştürdü. CHP milletin kendi adına emanet verdiği iradeleri, pazara çıkardığı vekillerle gençlere kötü örnek oluyor. Ey 15 milletvekili siz iradenizi nasıl oluyor da bu kadar ucuza satıyorsunuz. Ve siz, size oy veren milletin iradesine saygısızlık yaptınız…’’
Erdoğan ve AKP sözcüleri CHP’den İYİ Parti’ye giden 15 milletvekili için çok ağır ifadeler kullanmaya devam ediyor. Anlaşılan 15 milletvekilinin gidişi AKP’nin oyun planını altüst etmiş olmalı ki; bu kadar ağır yükleniyorlar.
CHP’den 15 Milletvekili İYİ Parti’ye neden gitti?
Alınan baskın seçim kararı sonrası YSK’nın çok kolay karar verebilecek iken, karar vermek istememesi, kararını geciktirmesi ve İYİ Parti’nin seçimlere sokulmak istenmemesi; İYİ Parti’nin talebi ve CHP’nin demokrasi adına yaptığı özveri, demokrasiyi sadece pazarlık ve yüksek bedelli menfaat sağlamak olarak görenleri şaşırttı, çıldırttı.
CHP’den 15 Milletvekilinin İYİ Parti’ye geçeceği, grup kurma sayısına ulaşacağı ve seçimlere girme engelinin kalkacağı anlaşıldığı anda karar vermeyi geciktiren YSK, anında İYİ Parti seçimlere katılabilir diye karar verdi.
Peki, bu 15 Milletvekili İYİ Parti’ye geçerken hani ucuza sattın suçlamaları var ya, ne kadara gitti? Bir menfaat pazarlığı söz konusu mu? Ucuza gittilerse, kaça gitmeliydiler veya neyin karşılığında gitmeleri gerekiyordu? Ucuza gitmekle suçlayanlara sormak gerekmez mi; kaça ve ne kadara gitmeliydiler? Nedir bu işin borsası?
Anlaşılıyor ki; bu giden milletvekilleri, İYİ Parti seçime girme hakkı elde ettiğine göre, kendi partilerine dönecekler. E öyleyse, bir pazarlık, bir satış, bir menfaat söz konusu değil.
Ve yine size oy veren milletin iradesine saygısızlık yapıyorsunuz suçlamalarını yapanlara sorulması gerekmez mi?
2015 seçimlerinde milletin yüzde 49 oy verdiği, Başbakan yaptığı Ahmet Davutoğlu ne oldu? Yüzde 49 oy alan başbakana; görevi bırak demek, bıraktırmak milletin iradesine saygısızlık değil mi? Ahmet Davutoğlu’na yüzde 49 oy veren millet iradesi değil mi?
Peki, yine sormaya devam edelim. Gözyaşları içinde görevden el çektirilen belediye başkanlarına verilen oylar millet iradesi değil mi?
Sayalım; Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Türkiye’nin başkenti Ankara’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur, Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan. Bunlar gözyaşları içinde istifa ettirilirken; milletin iradesi yok muydu? Bunlara verilen oylar millet iradesi değil midir? Millet iradesi sayılmıyor mu?
Veya şöyle de sorulabilir, gözyaşları içinde istifalar; hangi pazarlıklar, hangi baskılar sonucu, neyin karşılığında istifa etmek zorunda kalmışlardır?
Veya bir dönem en büyük muhalifleriniz partilerini kapatıp-bırakıp partinize gelirken hangi pazarlıklar sonucu gelmiştir? Partilerini bırakıp-kapatıp gelenler partinin sade üyesi mi olmuşlar yoksa önemli makam ve mevki sahibi mi olmuşlar…
CHP’den, İYİ Parti’ye 15 milletvekilinin gidişi doğru veya yanlış bulunabilir o ayrı ama o gidenleri ucuza gitmekle, menfaat sağlamakla, çıkar sağlamakla suçlamak; haksızlık.
Kişisel menfaat elde etmeden, siyasete kurulan tuzağı bozanlara; ucuza gittin suçlaması haksızlık olduğu gibi, siyasetin merkezine çıkar ve menfaat koyanlardan farklı bir davranış beklemekte fazla iyimserliktir.