
ERGÜN AYDOĞAN
TÜM gözler YSK’da…
25 yıldır kazanırken sorun yok, kaybedince; fark edemediğimiz bir şeyler oldu…
Ne oldu? Bilemediğimiz bir şeyler oldu işte!
Seçimin kaybını kabul etmek bu kadar mı zor?
AKP ve MHP’nin İstanbul seçimlerinin iptali için yaptığı olağanüstü itirazlarını YSK günlerdir inceliyor. YSK’nın kararını bu hafta vermesi bekleniyor.
AKP, YSK’ya 9 iddiadan oluşan bir liste sunarak araştırmasını talep etti. KHK ile ihraç edilenlerin oy kullanmasına yönelik itiraz reddedildi. Kısıtlı seçmenlerin, zihinsel engelli, hükümlü seçmenlerin oy kullanması ve kamu görevlileri dışındakilerin sandık görevlisi olarak yazılmasının incelenmesini ‘İlçe Seçim Kurullarından’ talep etti.
İlçe Seçim Kurulları inceleme sonuçlarını YSK’ya iletti. AKP ve MHP’nin İstanbul büyükşehir seçiminin iptal istemine yönelik kararını YSK verecek. Aynı zarfın içinden çıkan ilçe belediye başkanlarına ve meclis üye seçimlerine itiraz yok. Bütün bu usulsüzlükleri yaptığı iddia edilenler sadece büyükşehir seçiminde organize usulsüzlük yapmış!
İlçe belediye başkanları, meclis üyeleri geçerli, büyükşehir belediye başkanı geçersiz!
Mantık ve izandan yoksun…
Bir başka açıdan bakıldığında bütün bu araştırma ve incelemeler seçimlerden önce yapılması gerekmiyor muydu, yapılmadı mı? Yapılmadıysa, bunun sorumluları; bugün araştırma yapılması istenen ilçe seçim kurulları, araştırmayı isteyen YSK değil mi?
YSK başkanı sahte, seçmen kaydırması yoktur… AKP yetkilileri dünyanın en güvenli seçim sistemi bizde demedi mi?
AKP Genel Başkanı Erdoğan Kızılcahamam kampında, kamu görevi olmayan banka memurları sandık görevlisi yapılmış. Demek istiyor ki; adını saydığı banka çalışanlarını ‘zan’ altında bırakarak onların ‘organize’ suiistimal yaptıklarını iddia ediyor.
İş Bankası açıklama yayınlayarak sadece 31 Mart seçimlerinde değil, tüm seçimlerde banka çalışanlarından yararlanıldığını ve bunu bütün Türkiye’nin bildiğini kamuoyuyla paylaşıyor. İyi de bugüne kadar AKP kazanıyordu!
Kaybetmek bu kadar mı zor?
Bugüne kadar uygulanan sistem AKP, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere çok sayıda büyükşehri CHP’ye kaptırınca önce topal ördek yani meclis üye sayımız fazla çalıştırmayız dedi… Hafta sonu Kızılcahamam kampında ise ‘Yerel Yönetimlerde’ sistem değişikliğini savundu. Şimdiye kadar sorun olmayan sistem AKP kaybedince sorun haline geldi.
Neymiş? Belediye encümeni seçim sistemi TBMM’den geçirilecek bir yasa değişikliği ile değiştirilebilirmiş! Erdoğan, ‘’Encümende atanmışlar mı hakim olacak, seçilmişler mi? Tabi ki de seçilmişler. Geçmişte öyle diye bu böyle mi devam edecek? Yanlışın neresinden dönersek kardır diyerek bu yanlışı düzeltmek lazım’’ diyor.
Neymiş o yanlış? Mevcut sistemde, il ve büyükşehir belediyeleri, başkan, encümen ve il-ya da büyükşehir- belediye meclisinden oluşan üçlü bir yapı tarafından idare ediliyor. Başkan ve belediye meclisi üyeleri yerel seçimlerle gelirken, belediye encümeni farklı bir sistemle oluşturuluyor. Belediye meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla (3) üye, mali hizmetler birim amiri ve belediye başkanının birim amirleri arasından bir yıl için seçeceği (2) üye olmak üzere toplam 7 (yedi) kişiden oluşur. Doğal olarak 7 kişilik encümende çoğunluk belediye başkanı tarafından atanmış kişilerden oluşuyor.
25 yıldır AKP’li başkanlar tarafından yönetilirken, Erdoğan’ın belediye başkanlığı, başbakanlığı ve 31 Mart’a kadar ki cumhurbaşkanlığında sorun olmayan ‘seçilmişler/atanmışlar’ dengesi 31 Mart seçimlerinde İstanbul, Ankara ve bazı büyükşehirler kaybedilince sorun haline geldi!
AKP kaybettikçe sistem değişiyor, sistemsizleşiyor…
Erdoğan, başkanlık sistemini savunmak için yola çıkarken belediye başkanı örneğinden hareket etti, örnek aldığı sistemden vazgeçme arayışında. Kendisi bakanlar dahil bütün kadrolarda atanmış hakkını kullanırken, belediye başkanlarının atama yetkilerini kaldırmak istiyor.
Erdoğan’a İstanbul’u kaybetmek çok koymuş. Ne yapıp edip İstanbul seçimlerini yeniletmek istiyor. İstanbul’u almak için Türkiye’yi kaybetmeyi göze almış ama bu gidişle hem İstanbul’u hem de Türkiye’yi kaybedecek…