
İnanamadılar, inanamıyorlar…
Olmaz, olamaz, kaybetmememiz gerekiyordu, nasıl olur diyorlar…
Sayıyorlar, sayıyorlar; bir türlü aradaki farkı kapatamıyorlar, kapanmıyor…
Bırakmak da istemiyorlar.
Seçimlerden önce ‘dünyanın en güvenilir seçimi’ bizde diyenler ‘dünyanın en şaibeli’ seçimi diyorlar ama sadece kaybettikleri yerlerle ilgili!
Bugüne kadarki seçimlerde daha seçim akşamı ‘atı alan Üsküdar’ı geçti diyenler, itirazlar devam ederken mazbata alanlar bu seçimde de, seçim akşamı sayımlar sonuçlanmadan seçimin kazananı benim diye Binali Yıldırım’a açıklama yaptırdılar. 3 bin oy farkını yeterli görenler, 25 bin oy farkını yeterli görmedi, itiraz üstüne itiraz ederek süreci uzattıkça uzatıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir karar verecek ya seçim sonuçlarına saygı göstererek sonuca razı olup İstanbul iddiasından vazgeçecek ya da İstanbul iddiasında ısrarını sürdürerek; YSK üzerinde baskı oluşturarak, birçok yerde ‘oyların tamamının’ sayımına ret kararı veren YSK’nın İstanbul’da ‘oyların tamamının sayımına’ karar vermesi sağlanacak. Belki süreci seçim tekrarına kadar götürmek isteyecekler…
Olur mu olmaz, olmamalı. Olursa ne olur Türkiye için felaket olur. İstanbul’dan vazgeçemeyenler, Türkiye’den vazgeçmek zorunda kalır. Türkiye’yi yönetemez hale gelir. Dünya’ya anlatamaz. Demokrasi liginden bir alt lige düşer. Ekonomi ciddi zarar görür, bütün ekonomik göstergeler çöker, Türkiye’nin kredibilitesi düşer. Ve de, yerel seçimler ne ki, Türkiye’yi ben yönetiyorum, merkezi iktidar bende daha 4,5 yıllık iktidar sürem var diyen Erdoğan sıkıntıya girer.
CHP İSTANBUL ÖRGÜTÜ VE EKREM İMAMOĞLU
Bu süreci başarılı bir şekilde yönettiler.
Bugüne kadar seçim akşamı yaşanan teslimiyet ilk kez yaşanmadı. Bunun en önemli sebebi bütün sandıklardan alınan ıslak imzalı seçim sonuç tutanaklarıdır. Eğer ıslak imzalı tutanaklar alınmamış olsaydı, bugüne kadar olduğu gibi daha sayım bitmeden Binali Yıldırım’ın kazandım açıklaması doğru kabul edilecekti. AA’nın sonuçları girmeyi bırakması, hemen ardından gelen açıklama tam bir operasyondu. Operasyon ıslak imzalı sonuçlarla bozuldu.
Ayrıca Ekrem İmamoğlu seçim akşamını 24 Haziran’ın aksine son derece başarılı yönetti. Seçim akşamı da değil, seçim akşamından günlerdir süren ‘sayım’ sürecini de kamuoyunu bilgilendirme, diri tutma, moral motivasyonunu yukarıda tutma anlamında da Ekrem İmamoğlu süreci rasyonel yönetmeye devam ediyor.
Seçim sürecinde yazdığımız yazılara gelen tepkilerden biliyoruz ki; Ekrem İmamoğlu’nun bu başarıyı elde edeceğine çoğu kimse inanmıyordu.
Erdoğan küçümseyen bir edayla ‘kenar ilçenin başkanı’ sözleriyle önce hafife aldığı, ilerleyen süreçte olayın ciddiyetini anladığında çok geç kaldığını seçim sandıkları açıldıktan sonra fark edecekti, ama artık çok geçti.
Ekrem İmamoğlu çoğu çevrelerin beklediğinin aksine başarılı bir seçim süreciyle seçimi kazandı. Ve görünen o ki, geçen 8 günlük sayım tartışmaları Ekrem İmamoğlu’nun PR’ını artırmaya devam ediyor. Ekrem İmamoğlu’na olan sevgi, sempati her geçen gün artıyor. Toplumun bütün kesimlerinin tek gündemi İstanbul seçimleri, sandıktan çıkan sonuç tescillenecek mi, tartışma devam mı edecek.
Türkiye demokrasisi iktidar gücünün-baskısının aksine demokratik olgunluğa kavuşacak, demokrasiye işlerlik kazandıracak mı yoksa baskıya boyun eğmiş izlenimine mi yol açacak!
Türkiye’nin nabzı İstanbul’da atarken dünyanın gözü de, İstanbul seçim sürecini dikkatle takip ediyor.
Türkiye ‘açık oy gizli tasnif’ süreçlerinden ‘açık oy, bitirilemeyen sayım’ tartışmalarını çoktan geride bırakan demokratik olgunluğa erişebilmeliydi.