
ERGÜN AYDOĞAN
İKTİDAR VE MUHALEFET
Türk tipi, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kabul edildi. Meclis 600 kişiye çıkarıldı ama sanki Meclis fonksiyonsuz hale gelmiş; bakanlar Meclis dışından, bakanların Meclis’e gelme zorunluluğu yok, Meclis ile bakanların bağı koparılmış ve Meclis şu anda tatilde. Başbakan yok, yürütme tek kişi cumhurbaşkanının elinde, her gün kararname çıkarıyor ama milletvekili; bütün yetkileri elinde toplayan cumhurbaşkanına soru bile soramıyor.
Stratejik ortak dediğimiz ABD ile papaz (Bronson) yüzünden papaz olduk. Ekonomi çok büyük bir daralma, kriz içinde. Yıl içinde ödenmesi gereken 240 milyar dolar borç var. Erdoğan yeni bakanları atadı ama her an görevden alınabilecekleri vurgusu yapmayı da ihmal etmedi. Yani tek patron olduğunu her vesile ile vurguluyor.
AKP parti olarak ay içinde kongreye gidiyor. Zannedildiği gibi AKP’de her şey süt liman değil. TBMM ve kabinede yapılan büyük değişiklerin benzeri parti yönetiminde yapılacağı söyleniyor. Herkes bir bekleyiş içinde, herkes patron Erdoğan’ın gözünü göremediği için işaretine bakıyor. Erdoğan’ın ulaşılmaz, erişilmez olduğunu arkadaşlarımız anlatıyor! Öyle ki, Erdoğan’a bakanların bile ulaşamadığı, özel kalem duvarını aşamadığı bir vakıa… Erdoğan’a yaklaşanların da korktuğu ve çekindiğinden söylenmesi gerekenleri söyleyemediği, zaman zaman hataların yapıldığı vurgusu yapılırken ciddi bir muhalefet olsa da bizde kendimizi düzeltsek, bizim yapamadığımız uyarı ve ikazları/zorlamaları muhalefet yapsa beklentisindeler.
Öyle ki artık bakanlar, damat Berat Albayrak ve içişleri bakanı Süleyman Soylu birbirine ‘omuz’ atar hale gelmiş. Bakmayın siz bir gün sonra 100 günlük eylem plan açıklaması gününde yapay ‘omuz’ selamlaşması görüntüsüne. Bakanlar anıtkabirde resmen birbirine omuz atarken damat Berat Albayrak sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ederken, Süleyman Soylu istese hafif sola kaçabilecekken kaçmayıp omuzu attıktan sonra kameralara hınzırca gülücük atıyor. Yani bilinen çekişme/kavga görüntülere yansıyor. Ya kamuoyuna yansımayan saray kavgaları…
Yerel seçimlere çok az bir süre kala Peki; MUHALEFET NE DURUMDA?
İÇLER ACISI…
Seçimlerin en çok konuşulan, gündem belirleyen Sadet partisi, seçimlerden sonra kayıptı! O da kurultay kararı aldı, ay içinde kurultay yapacak.
HDP, genel başkanı tutuklu, kendi gündeminde/derdinde.
MHP, keyfi yerinde! Barajı geçemeyecek denilirken, beklenen sayının üzerinde sayı ile Meclis’e girmiş. Kendisini iktidarın ekürisi olarak gören bir anlayışla, bana sorulmadan bir şey yapılamaz moduyla yoluna devam ediyor.
İYİ parti, çalkantılı bir süreç yaşıyor. Ay içinde olağanüstü kurultay kararı almış, genel başkan Meral Akşener’in aday olup olmayacağı tartışmaları son bulmuş gibi. Kurucular arasında ola isimlerin istifaları sürüyor.
Yani hiçbirinin yerel seçimlere iddialı hazırlanacak halleri yok!
Yeni sistemde anamuhalefetin olmadığı, Meclis’in ikinci büyük partisi CHP’mi, o da kurultay kavgasında. Kurultay olsun mu, olmasın mı arayışında…
Seçimden hemen sonra başlanan kurultay ve imza süreci netleşti. Kurultay toplamaya yetecek sayıda imzanın olmadığı 569 olduğu ilan edilerek; Kurultay yok kararı verildi.
Kurultay olsa da, olmasa da, Kemal Kılıçdaroğlu devam etse Muharrem İnce veya başka biri gelse de bu süreçte CHP büyük bir yara aldı. Genel merkez ve imzacılar yaralayıcı ifadelerden kaçınmıyor. Birbirine laf yetiştirme yarışındalar, olan CHP’ye oluyor. CHP’ye bugüne kadar oy veren seçmen bundan sonra oy verip vermemeyi ciddi ciddi sorguluyor. Sosyal medyada 1240 imzanın, günlerce süren sayım süreci alay konusu haline gelmiş.
CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce kendisi ile ilgili haberlerin kaynağı olarak gösterdiği genel merkeze ‘sizinle ilgili bildiklerimi açıklasam, sokağa çıkamazsınız’ diye açıklama yapmaktan imtina etmiyor.
AKP, kendi içinde sayısız sorunlar yaşıyor. AKP’de siyaset yapanlar her an dışarıda kalacakları hesabıyla kendilerine göre; gelecek hazırlığı içinde, şimdiden gelecek (iş kurma) yatırımları yapıyor. AKP içinde yaşanan önemli sorunlar dışarı pek sızmazken, sorunlar farklı boyutlarda yaşanmaya devam ediyor.
Muhalefet özellikle CHP ise, seçimlerde aldığı başarısız sonuçları değerlendirmek, yeni gelecek planlamaları yapmak yerine; sen ben tartışmaları ile geleceği tüketiyor, seçmende seçenek olma umudunu kaybediyor.
İmzacılar, genel merkezin çekilen imzalarla kurultay toplama yeter sayısının altına düşüldüğü kararına inanmıyor. Tartışma devam ediyor, her türlü seçeneğin masada olduğu söyleniyor; muhtemeldir ki ‘yargı’ süreci başlayacak, tartışma mahkemeleşme sürecinde sürecek. Aynı parti içinde yöneten ve yönetmek isteyen birbirinin aldığı kararlara şüpheyle bakıyor vatandaşa da ‘hadi’ bize güvenin diyor…
**********
100 GÜNLÜK EYLEM PLANI DA
ATEŞİ SÖNDÜRMEDİ
Acemilik… kalfalık… ustalık… büyük ustalık dönemleri geçti.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ‘demo’ süreci tamam, 24 Haziran seçimleri ile fiili uygulama dönemi başladı. Hele bir ‘seçilsin’ neler neler olacaktı! Faizlere tokat/omuz! atılacak, döviz spekülatörleri kaybedecek, döviz düşecek, milli para hak ettiği değeri bulacak, elinde TL olanlar kazanacaktı! Piyasa güllük gülistanlık olacak, dünya bizi kıskanacaktı!
Olmadı, yine olmadı…
Seçim öncesi 4,50’lerde olan Dolar, 5,51’lerde olan Euro, bugün tüm zamanların rekorunu kırarak Dolar 5,14’ler. Euro ise 5,95’lere yükseldi. MB beklenen faiz artışı yapmasa, faiz 17,75’te aynı kalsa da, mevduat faizleri ve ona paralel kredi faizleri yükselmeye devam ediyor. Alım satımlar durmuş, elinde nakit olan yüksek faiz araştırması arayışında. Enflasyon yükselmeye devam ediyor. Bütün iktisatçılar; enflasyon ve stagflasyon uyarısı yapıyor. Yapısal reformların geciktiğini, biran önce reformların hayata geçirilme ikazı… kapsayıcı kurum/reform uyarıları… karşılık bulmak yerine; tek yetkili haline gelen cumhurbaşkanı kararnamelerle Meclis’i bypass ederek ülkeyi yönetiyor.
ABD’li Evanjelist rahip Andrew Brunson krizi gölgesinde, 100 günlük eylem planı…
Güya ‘’bundan sonra devletin işleyişi yeni kurulacak kurullarda belirlenerek politikalar ona göre oluşacaktı. Kurullar görevini anlamadan 100 günlük eylem planı açıklandı’’ kurul murul hikaye; patron ne derse o oluyor!
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tek başına piyasaları rahatlatmadığı gibi, açıklanan 100 günlük eylem planı da piyasalara nefes aldırdı mı? Hiçbir etkisi olmadı.
Ne var bu 100 günlük eylem planında?
Savunma sanayine önem verilecek, 48 proje hayata geçecek. Bugüne kadar tüketim/ harcama politikalarını teşvik eden anlayıştan vazgeçilecek; tasarruf teşvik edilecek! E bugüne kadar harcamayı/tüketimi, borçlanmayı teşvik ettiniz; borç yiğidin kamçısıdır dediniz! Yine bugüne kadar verdikleri sosyal yardımlarla övünen politikada anlayış değişikliğine gidilerek; istihdama yönelik adımlar atılacakmış! İstanbul’un her yerini beton yaptık şikayetini sözde bırakarak; kanal İstanbul ve üç katlı İstanbul tüneli yapılacak! Kamuda satılacak varlık kalmadı, kamu konutları ekonomiye kazandırılacakmış, yani satılacak! 20 bin sözleşmeli öğretmen atanacak. Türkiye uzay ajansını kuracak. Birçok ülkeyle yerli para ile ticaret yapılacak. Yani ‘Rezerv’ para olan güçlere güya müdanamız olmayacak! TL’nin gücü gösterilecek!
Bugüne kadar paranın rengi, dini ve milliyeti olmaz; para nasıl olursa olsun, yeter ki gelsin diyenler şimdi; milli para, milli ekonomi noktasında. Hani düne kadar her türlü paraya kapımız sonuna kadar açıktı. Gelse gene açacaksınız ya!
Türkiye bildiğini yapıyor ve yapacak!
Bugüne kadar yaptı sonuç ortada; ciddi bir ekonomik kriz, yıl içinde bulunması gereken 240 milyar dolar. Bulunabilir mi? Bulunmakta zorlanıldığı için, birkaç kez vatandaşa yapılan çağrı yeniden yapılarak; yastık altındaki dolar, Euro’larınızı bozdurun, TL’ye çevirin. Türkiye üzerinde oyun oynayanlara dersini verin deniyor.
Bu bir ekonomik savaş… elbette ekonomik savaş, artık savaşlar ekonomi üzerinden yürüyor; sizde oyunu kuralına göre oynayacaksınız. Ekonomik savaş/mücadele sahte kabadayılık, efelenmelerle yürümüyor ki…
Peki, yönetenlerin her sıkıştığında vatandaşa yaptığı çağrıya yönetenler/siyasiler ne kadar uyuyor. Siyasiler içerde ve dışarıda döviz mevduatlarını bir açıklasalar da görsek!
Ayrıca vatandaşa yastık altındaki döviz bozdurma çağrısı kaçıncı! Yoksa siz vatandaşınıza güvenmiyor musunuz?
Çaresiz, çare vatandaşın yastıkaltı…