CHP 26’sında başlayıp 27’sine sarkan PM toplantıları ile başkan adaylarının bir iki tartışmalı yerin dışında uzun, istifalara varan tartışmalarla adaylarını belirlemeyi sürdürüyor. CHP açıklanmayan adaylarını önümüzdeki hafta yapacağı son PM toplantısıyla belirleyecek.
İYİ Parti ittifak dışında kendisine bırakılan yerlerde adaylarını belirliyor.
AKP Antalya’da aday tanıtımı…
MHP İstanbul’da aday tanıtımı…
YSK Pazar günü kura çekimiyle birleşik oy pusulasında, hangi partinin kaçıncı sırada yer alacağı kurasını da çekti…
Partiler aday listelerini ayrı ayrı düzenleyerek ilçe seçim kurullarına Şubat ayının ikinci haftasında vermesi gerekiyor.
Yani 31 Mart’ta yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimine yönelik tüm hazırlıklar yasal prosedür gereği devam ediyor.
Normal durumda 2023’e kadar seçim gözükmediği için bu seçimlere iktidarda, muhalefette son derece önem veriyor.
Peki bugüne kadar her seçim öncesi ve sonrası yaşanan seçim güvenliği ve seçimlerde mükerrer oy kullanılması, oyların çalınması veya sayım ve birleştirme tutanaklarında ‘hile’ yapıldığına yönelik şüpheler ortadan kalktı mı veya azaldı mı?
Ne mümkün…
Tam aksine her zamankinden daha yoğun tartışmalar aralıksız devam ediyor. CHP Genel Başkanı YSK’ya güvensizliğini beyan etti. CHP’nin YSK temsilcisi, YSK’nın görevini yasalara uygun yaptığını ilan etti.
Her zamankinden daha yoğun bir biçimde seçmen kaydırma tartışmaları Meclis gündemine kadar geldi. Türkiye’nin her yerinden aynı dairede onlarca, yüzlerce seçmen yazıldığı iddialarına herhangi bir müdahale-işlem yapılmadı. YSK her şeyin yasalara uygun olarak ilerlediğini, kuşkuya mahal olmadığını kamuoyuyla paylaştı.
Sadece cumhurbaşkanı değil aynı zamanda yürütmenin, partinin, her şeyin başı Erdoğan; AKP’ye kayıtlı 504 bin seçmenin kayıp olduğunu açıkladı. Kayıp-olmayan seçmenlerin hangi partiden olduğu değil, olmaması başlı başına çok önemli bir sorun. 504 bin AKP’li seçmen kayıpsa-yoksa, diğer partilerden ne kadar kayıp-olmayan seçmen var?
Kim sorumlu? Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü. Bu kurum kime bağlı? İç İşleri Bakanlığına. İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu kime bağlı? Erdoğan’a…
Toplumda, seçimlerde hile ve usulsüzlük olduğu yönünde ciddi bir kanaat var mı, var. Belki bu dünde öyleydi bugünde böyle. Belki bugün devlet mekanizmasını güçlü bir parti, tek başına kontrol altına almış olması nedeniyle güvensizlik daha da artmış, kurumlara olan güven azaldığı için güvensizlik oranı daha da yükselmiş olabilir.
Bugün iktidar gücünü elinde bulunduran güçlü iktidar, iktidar olmadığı geçmişte seçim sonuçlarına güvensizlik duyuyordu-duymuş olabilir ama bugün süreci kendisi yönettiği için o güvensizliği güvene dönüşmüşte olabilir.
Soruyu tersten soracak olursak bugün için seçim sürecini yönetenlere güvensizlik beyan eden muhalefet yarın süreci kendisi yönetir hale geldiğinde güvensizliği güvene dönüşürken, güven duyanların düşünceleri güvensizliğe dönüşebilir.
O halde, kurumları iktidarın baskısından arındırarak, siyasi iktidardan bağımsız, denetlenebilir şeffaf hale getirmek gerekiyor.
Ne diyor YSK Başkanı Sadi Güven; bu süreci siyasi partiler yürütüyor. Her siyasi partinin sandık sorumlularını sandık başlarına eksiksiz vermesini bekliyoruz. YSK başkanı sorumluluk siyasi partilerde…
Siyasi iktidara güven yok, kendi lehine suiistimal yapacağı düşünülüyor ise, muhalefet seçim öncesi ‘bütün hazırlıklarımız tamam, sorun yok’ diyip seçim sonrası ‘seçimlerde hile yapılmıştır’ demek yerine, yapması gerekenleri yapmak, yasalardan kaynaklı tüm haklarını kullanmak, gücünü aşan ihlal durumlarında ihlal-usulsüzlükleri kamuoyuna inandırıcı bir şekilde paylaşmak.
Her gün, her yerden bir dairede onlarca-yüzlerce seçmen kaydı çıkıyorsa…
Ülkenin her şeyinden sorumlu, her şeyin kendisine bağlı olduğu aynı zamanda parti başkanı olan Erdoğan 504 bin kayıp seçmeninde bahsediyorsa…
Ciddi ciddi insanlar ‘hala’ seçimler yapılmaz iddiasını gündeme getiriyorsa…
Güvensizlik algısının oluşması kaçınılmaz. Bu güvensizlik algısını ortadan kaldıracaklar da siyasi iktidar ve ülkenin kurumlarıdır.