

Türk halkının en sevdiği içeceklerin başında şüphesiz ki çay geliyor. Boş vakitleri değerlendirmenin, keyifli bir sohbetin, içini ısıtmanın bir numaralı yöntemi. Tıpkı çay gibi kahve de Osmanlı döneminden bu yana sıkça tüketilen içeceklerin başında geliyor. Çay, kahve, şerbet gibi içecekler senelerden beri hayatımızda ama son zamanlarda çok yeni içeceklerle tanıştık. İsmen ve cismen yeni gibi görünse de yıllardır bizim tükettiğimiz içeceklerden türetilmiş ürünler. Yeni kahve çeşitleri bu alanda öncülük ediyor. sadece kahve çeşitleri değil demleme yöntemlerinde bile büyük bir gelişme var.
***
Çayların bile farklı demleme teknikleri, farklı çay yaprakları türemeye başladı. Bizim gibi çaya önem veren toplumlarda bu gelişmeler çok önemlidir. Karadeniz bölgesinin en büyük gelir kaynaklarından biri çay. Yeni çay yapraklarının hayatımıza girmesi aslında bizim lehimize. Beyazı kırmızısı, yeşili bir sürü çay var dünyada. Ve bu çaylar cidden iyi fiyatlara satılıyor. Bizim klasik siyah çayımız bunların yanında adından bahsettiremez oldu. Topraklarımız ve iklimimiz farklı çayları yetiştirebilecek yeterlilikte. Yeni çayların türemesi bizim için ticari bir kapıdır aslında. Tabi değerlendirebilirsek.
***
Hayatımızda çok uzun süredir var olan fakat tekrar popüler olmayı başarabilmiş ve çağa ayak uydurmuş kokteyl içecekler var. Alkollü, alkolsüz bir çok farklı formda yapılan bu içecekler insanımızı etkisi altına aldı diyebiliriz. Keyifle tüketilen, tatlı, ekşi, mayhoş tatlara sahip içecekler insanlara farklı gelmeye başladı bu yüzden çok sevildi. Hali hazırda doğala dönüş akımı varken fabrikasyon içeceklerin yerine doğal meyve özleri kullanımı bu furyanın gelişmesine ön ayak olmuştur. Hepsinden öte ülke olarak ‘’miksoloji’’ diye adlandırılan bir içecek bilimiyle tanıştık. Doğal meyve özlerinden elde edilen kokteyller farklı sunum şekilleriyle servis edildiğinde insanların ilgisini çekiyor. Hem göze hem de damağa hitap eden bir lezzet olunca biz kendimizi denemekten alıkoyamıyoruz. Koymamalıyız da zaten.
***
Dünyada alkollü içeceklere çok önem veriliyor. Alkollü içeceklerden yapılan kokteyller en çok tüketilen içeceklerin başında geliyor. İçkilerin içine koydukları buzları bile şekil verip tatlandırabiliyorlar. Bu da ciddi bir Pazar oluşturuyor. Güney Amerika, ürettiği şaraplardan dolayı her yıl yüz binlerce turisti ağırlıyor. Aynı şekilde Fransa, İtalya gibi ülkeler de şarap üretiminden dolayı hem turist çekip hem de markalarını birçok ülkeye pazarlıyorlar. Yani kahve ve alkollü içecekler, dünya içecek pazarını ellerinde tutuyor. Örneğin Meksika, tekila ve mezcal ticaretiyle ülkeyi kalkındırabilecek vaziyette. Alkollü, alkolsüz her tür içki gereken değer ve önem verildiği sürece hem ticaret hem de turizm için vazgeçilmez bir unsurdur. Sadece kımız denemek için birçok insan Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkelere seyahat ediyor. kesinlikle küçümsenmeyecek bir sektör.
***
Rakı, farklı ülke vatandaşları tarafından çok beğenilen bir ürün değil. Biz kendimize adet edindik yabancı biri görünce yöresel lezzetlerimiz tattırmayı, içkilerimizi içirmeyi. Bu adetimizi profesyonel bir biçimde sürdürebilirsek, yabancılara rakıyı da sevdiririz.
***
Gastronomi turizmi şu an herkesin dilinde. Hem sezonluk değil hem de yüksek maliyet içeren bir turizm dalı değil. Kendi mutfağımıza, bizden olana ne kadar sahip çıkıp özen gösterirsek, o kadar karlı çıkacağız. Gastronomi sadece yemek üzerine kurulu bir dal değil. İçecekler de bu dalın önemli parçalarından. Farklı teknikleri uygulamaya başlarsak hatta kendi tekniklerimizi geliştirirsek bu sektörde zirveye rahatlıkla oturabiliriz.