
BİZİM şehrin bilinen dilencileri vardı eskiden.. Kiminin aklıevvel, kimisi zeka küpüydü.
Bizimdiler.
Azaldılar.
Dilenci pazarı, sonradan türemelerin tekelinde şimdi.
Çoluğu, çocuğu, kadını, erkeği, yaşlısı, genci.. O kadar çoğaldılar ki…
İnsan çarşıda bir kafeye oturmaya çekiniyor.
Eş dostla oturuyoruz, çay içip sohbet ediyoruz.. Pat, bir tanesi çıkıp geliyor.
O gidiyor, on dakika sonra bir başkası.
Mendilcisi, sakızcısı, boncukçusu..
Bunlar da var çok çok.
İşletmeler ses etmeyince, müşteri dilenci akınında boğuluyor.
Zabıta, polis müdahale etmeyince, meydanı boş bulup çoğalıyorlar.
Örgütlü çalıştıklarını düşünüyorum.
Zabıtanın, polisin çok olduğu yerlerde bir de..
Adamlarda korku falan yok.
Nasıl olsa müdahale edilmiyor.
Demokrasi Meydanı meselâ.. İnsanın bol olduğu yer.. Dilencinin de bol olduğu yer.
Zabıtanın, polisin bol olduğu yer aynı zamanda.
Ne ki, müdahale eden yok.
Ramazan ayındayız şimdi.. Daha da çoğalacaklar.
Hadi bir şeyler yapın.
Dilencilere savaş açın.
İçlerinde çok azı gerçekte muhtaç; onları az çok biliyoruz zaten.
Gerisi sektör.
Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU