Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU
VALİ Ersin Yazıcı geçenlerde “Balıkesir’e gelin” çağrısı yapıyordu.
“Şimdi Balıkesir’e gitme zamanı. Lütfen valizlerinizi hazırlayın. Herkesi Balıkesir’e bekliyorum. Balıkesir gezilecek kent, Balıkesir yaşanılacak bir kent. Balıkesir’i gezdikten sonra anlatılacak bir kent.”
İşte efendim turizm çeşitlliği, kültürel varlık zenginliği, dört mevsim turizm olanağı falan.
Vali Yazıcı, potansiyele dikkat çekiyor.
Biz de otuz küsur senedir Balıkesir’in turizm potansiyelini yazıp çiziyoruz.
..ve fakat potansiyeli rantabl değerlendirme faslında hep nal topluyoruz.
Birkaç üç yıldızlı otel yatırımı, bir iki termal tesisle potansiyeli değerlendirmiş olmuyoruz.
Potansiyelin kaynağı yerleşmeliklerin kötü yönetilmesi meselâ, en büyük handikap.
Turizm deyince herkesin aklına ilkin deniz, sahil, güneş geliyor.
Bu potansiyele sahip kıyı şeridi ikinci konut çöplüğüne dönüşmüş durumda.
İnşaat sektörünün iştah kabartan rantı, korunmaya muhtaç doğal alanları inşaat çöplüğüne çeviriyor.
En başta Körfez; onca potansiyeliyle görgüsüz yağmacıların elinde harcandı seksenlerden bu tarafa.
Her yer inşaat, her yer bina, dağ taş kullanılmayan yazlık villalarla dolu.
Yerel yönetimler de ranttan nasiplenme kaygısı taşıyorsa, yağma kaçınılmaz oluyor.
‘Turizm cenneti’ falan dedikleri Körfez, şu anda cehenneme dönüşüyor.
***
ÇOCUKLUĞUMUZDAN, gençliğimizden aklımızda kalan Körfez’le, şimdiki arasında dağlar kadar fark var.
Eteklerinde zeytin ağaçları, tepelerinde yemyeşil ormanların yaşam alanı olan Kazdağları, Hanlar’dan Çanakkale’ye uzanan sıra dağlarıyla gölgemizdi, serinliğimizdi, suyumuzdu, havamızdı, oksijenimizdi ya..
Şimdi yüzlerce maden şirketinin delik deşik edip altın aradığı bir havzadır orası.
Havayı, suyu, canlıyı, toprağı, her şeyi kirleten madenlerin, o bölgede yaşayan insanlara katacağı bir şey yok; madenciler kazanıyor sadece.
Kazdağları tükeniyor.
CHP Milletvekili Ensar Aytekin soru önergesi veriyor.
“Kazdağları’nda kıyıma izin vermeyeceğiz” diyor.
Nöbet sırası O’nda şimdi.
Öncekiler de bas bas bağırıyordu: “Kazdağları’nın üstü, altından değerlidir” falan…
Sonuçta, verdikleri soru önergeleriyle kaldılar.. Ne çevreciler, ne siyasiler, ne doğal yaşam savunucuları, maden şirketlerinin, çokuluslu kartellerin ilerlemesine engel olabildi.
Madra dağı da aynı durumda.
Madencilik elbette olacak. Ama, altında cevher var diye her yeri delik deşik edip kirletmenin yarın oralarda yaşayacak insanlara, gelecek nesillere hiçbir yararı olmayacak.
Bugün çok farkında değiliz; kaynakları hoyratça tüketen yapımızla bugünü değil, yarını tüketiyoruz.
Valizini alıp Balıkesir’e gezmeye gelenlere şunu da anlatmak lazım:
“Biz bu güzellikleri koruyamıyoruz.. Tez vakit gelin görün, gezin dolaşın.. Yarınlarda buralar olmayacak çünkü…”
***
İNSANLAR artık her şey dahil beş yıldızlı otellerde ‘geberene kadar yiyip içelim’ modunda tatil istemiyor.
Daha fazla güzellik, daha çok huzur, daha güvenli bir tatil ortamı bekliyor.
Doğal ortamlara yöneliyor.
Kültürel ve tarihsel varlıklarla tanışmak istiyor.
Özgün dokularını korumayı başarmış yerleşmelikleri tanımak istiyor.
Ben meselâ; tarih ve arkeolojiye meraklıyım.. Millet sahilde şezlonga uzanıp döşünü güneşe sererken.. Kırk derece sıcağın azdırdığı engereklerin çok olduğu ören yerlerini arşınlamayı severim.
Denizi bir kenara bırakıp tarihe koşan o kadar çok insan var ki.
Tarih nerede?
“Efendim arkeolojik kazılarımız sürüyor, Antandros’umuz var, Kyzikos’umuz var, Daskyleion’umuz var.. Her yerden tarih fışkırıyor…”
Kim farkında?
Ya da antik kentlerin gün ışığına kavuşması için ne kadar çaba sarf ediyoruz?
Ne ölçekte kaynak ayırıyoruz?
Balıkesir’in dağı taşı tarih.. Nice medeniyetin izlerine ulaşmak mümkün.
..ve Üniversiteleri var bu memleketin.
Tarihe, arkeolojiye uzak.
Geçen gün CNN’de ‘Saklı kent Kyzikos’ haberi çıktı.
Erdek’in Düzler bölgesindeki bu devasa antik kentin UNESCO Dünya Mirası listesine alınması için çalışma başlatılmış, Kyzikos bölgenin en önemli antik kentlerinden biriymiş.
Bizim dergide Kyzikos’un öyküsünü uzun uzun anlatmıştık.
İlgili birkaç kişi okudu, öğrendi.
Sokağa çıkıp ‘Kyzikos nerede’ diye sorsanız vatandaşa.. On kişiden bir tanesi belki, “sanırım Erdek’te yanıtı verir. Ya da Daskyleion.. Ya da Antandtros.. Ya da Adramyttion.
Biz önce kendimize öğretelim.
‘Saklı kent’ muhabbetine gelince.. Saklı olan bir şey yok, Kyzikos meydanda.
Ayakta olmayan Hadrianus Tapınağı’ndan söz edilir hep. Hadrian’a adanmış nice tapınak vardır Anadolu’da. Kimisi ayakta, kimisi toprak altında. En özel olanıymış bizimki, en büyüğüymüş. Ama yok işte.
Neyse.
***
ADALARI da var bu memleketin. Yirmi küsur ada ve adacık. Zenginiz yani.
İştahı kabarık rantiyecilerin bir an önce imarlandırıp şantiye kurmaya heves ettiği adalar…
Bıraksanız, Ayvalık’ın bakir adacıklarını anında betona bulayacaklar.
Üstünde insanların yaşadığı adalarsa bakımsız, kaderiyle başbaşa.
İmar almış yürümüş, doğallık bitmiş.. Avşa, kazıkçı pansiyonların ‘turizm işletmesi’ kabul edildiği derme çatmalığa.. Marmara, Büyükşehir’den gelecek hizmetlere odaklı, tembelleşmenin en derin haliyle hissedildiği bir yerleşmeliğe dönüşmüş.
Buralara ulaşım hâlâ sorun.
***
TERMAL tesis adı altında faaliyete geçen turistik tesislerin, jeotermal suyu ısıtıp ısıtıp “şifalı su” diye pazarlamaya çalıştığı, hiç anlam veremediğim devremülkçülüğün romatizmal ağrılarla boğuşan vatandaşa hem sağlık hem tatil umudu olarak sunulduğu bir rant ortamı da var hani.
Neyse.
***
EN mühimi.. Evet, en mühimiyse, garabet fiyat politikaları.
Valizini alıp Balıkesir’in bir köşesine tatil için gelecek vatandaşın kazıklanmadık yeri kalmaz.
Lokantada yer, kazıklanır.. Su içer, kazıklanır.. Restorana gider, kazıklanır.. Bir top dondurmaya on lira, küçük pek şişe suya iki buçuk üç lira ödetirler.
Kelle başı hesap yapılır yeme içme işletmelerinde. İster ye ister yeme; sezonda kelle başı en az yüz elli iki yüz, sezon harici elli lira eksiğine…
“N’apalım abicim, burada sezon kısa…”
Bir de mafyasal yapılaşmanın turistik yörelerde egemenlik kurduğu bir ortam düşünün.
Siz ailecek tatil yapmaya geliyorsunuz, birkaç gün dinlenip denize gireceksiniz, huzur arıyorsunuz..
Mafyatik rant grupları herkesin gözünün önünde kurşun yağdırıyor, adam öldürüyor.
***
AMA siz yine de valizinizi alın gelin.
Gezip görecek çok şey var.