ERGÜN AYDOĞAN
AKP ve MHP’nin oluşturduğu cumhur ittifakı sorunsuz muş gibi!
CHP ve İYİ Parti ittifak görüşmeleri olabildiğince uzun sürse de anlaşma sağlandı!
Erdoğan ve Bahçeli yerel seçimleri, yerel seçim olmaktan ülkenin ‘beka’ sorunu haline getirerek yüksek perdeden muhalefete saldırıyor.
Erdoğan tahmin, temenni olarak mı, yoksa istihbarat raporlarına dayalı olarak mı ‘bu seçimlerin CHP’nin dibe vuracağı, yok olacağı son seçimi’ olacağını iddia ediyor.
2002’den bugüne sessizliğe gömülen DSP bir anda sahne alıyor…
Bir kesim 16 yıllık Erdoğan iktidarına son vermek için Erdoğan’a karşı güç birliğini savunurken, bir kesim Erdoğan’ın bugüne kadar yaptığı hatalarına rağmen son dönemde, doğru noktaya geldiği ‘Devlet’ aklı tarafından kontrol altına alındığı, ‘Devletin’ adamı haline geldiği savunusunda.
Yerel seçimleri aşan, yerel seçimler sonrasına hazırlık…
CHP’de bütün hesaplar 1 Nisan’a yönelik. 1 Nisan şakasını seçmen mi, parti yönetimi mi yoksa parti içi muhalefet mi, kimin yapacağı en önemli merak konusu…
İttifak içinde yer alanlar ve ittifak dışında olan partiler adaylaşma hazırlıklarını yoğun bir çalışmayla sürdürüyor. 19 Şubat’ta listeler YSK’ya teslim edilecek. Adaylaşmadan beklediğini alanlar sahaya indi çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Bir de adaylaşmadan beklediğini alamayan; SİYASETİN VAZGEÇİLMEZLERİ var!
Onlar kendilerini vazgeçilmez görüyor! Onlara göre ‘kendileri’ olmazsa halk mutsuz oluyor, onların dışında halk başka kimseyi istemiyor; illa da onlar olsun istiyor!
Gelelim Erdoğan’ın CHP’nin dibe vuracağı son seçim iddiaları ve DSP’nin özellikle CHP’de aday olamayanlarla seçimlerde iddialı hale gelmesi Erdoğan’ın tezinin alt yapısını oluşturuyor olabilir mi…?
Ecevit’in vefatından sonra iddialı siyasetten uzak kalan DSP sadece CHP’nin adaylaşma sürecinde yaşanan olumsuzlukların, tartışmaların sonucu aday olamayanların aday olmasıyla mı yeniden iddialı hale gelmiştir, yoksa daha büyük bir operasyon var mıdır?
Olabilir…
CHP kurtulmadan Türkiye kurtulmaz…
CHP, CHP’lilere bırakılmayacak kadar önemlidir…
Neymiş, Mustafa Sarıgül’ün DSP’ye gelmesiyle bir rüzgar oluşmuş! Öyle diyor; eski DSP milletvekili sonra CHP’li, şimdi DSP’den belediye başkan adayı olan arkadaş.
DSP’liliği veya CHP’liliği önemli olmayan, adaylığı önemli olan, kendi adaylığı dışında hiçbir şeyi önemsemeyen, kendi adaylığını siyasetin merkezine koyan; her seçimde kim aday gösterirse törenle o partiye giden, Mustafa Sarıgül’ün DSP’den aday olmasıyla yaratılan rüzgar! DSP’yi seçenek haline getirir mi?
Dün Ecevit’i yarı yolda bırakıp gitmesini sorun etmeyen, Ecevit’in siyasi mirasının üzerinde oturanlar, terk etmeyi sorun haline getirmeden, terk etmeyi alışkanlık haline getirenleri törenle partilerine almaktan imtina etmiyor, Ecevit’i seven seçmenlerde sorun etmiyorsa…
Dün kendisini siyasetin vazgeçilmezi görenler arkalarında Okyanus ötesi güçlerin olduğuyla siyasette iddia koymuşlarsa…
Normal şartlarda 2023’e kadar seçim yok, o zamana kadar siyasette köklü değişikliklerle yeni yapılanmaların olacağı iddiaları güçlüyse ona göre yapılanmaların alt yapısının şekilleneceği parametreler bu yerel seçimlerde oluşacaksa.
O nedenle ister ‘beka’ deyin, ister demokrasi ne derseniz deyin bu seçimler yerel seçimlerden öte bir seçim. 17 yıldır ülkeyi yönetenlerin seçimleri ‘beka’ sorununa dönüştürmesinin bir anlamı yok. Evet, görünürde sadece ‘yerel yöneticilerimizi’ seçeceğiz ama öyle olmayacağı çok açık.
İddia o ki, 2023’e kadar siyasette köklü değişikliklerin, yeni oluşumların, yeni siyasi aktörlerin ortaya çıkacağı beklentisi oldukça yüksek; yerel seçimler, yerel seçim olmanın ötesinde…